Afganistan

DEVLETIN ADI Afganistan Demokratik Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ Kabil
NÜFUSU 14.825.000 (1989)
YÜZÖLÇÜMÜ 657.500 km2
RESMİ DİLİ Puştu ve Farsça
RESMİ DİNİ İslam
PARA BİRİMİ Afgani

Merkezi Asya’da dağlık bir kara devleti. Doğu ve Batı Asya’yı birleştiren ana mihver üzerinde olup, Sovyetler Birliği, İran, Pakistan, Keşmir ve Çin ile çevrilidir. Geleneklerine bağlı 14 milyondan fazla nüfusu olan bir ülkedir.

Tarihi

Eskiden Türkistan’dan gelen Turan asıllı Kuşaniler, Afganistan’ı hakimiyetleri altına aldılar. Hazret-i Osman zamanında İslam orduları Kabil civarına kadar ulaştı. Miladi 627’de hazret-i Muaviye zamanında İslam orduları Herat, Belh ve Kabil şehirlerini fethettiler. Basra valisi Abdurrahman bin Samura kumandan idi. Bu tarihte Afgan halkı tamamen İslamiyeti seçerek müslüman oldu. Miladi 871’de Yakub bin Leys, Gazne’yi feth etti. Miladi onuncu asırda Gazneli Devleti kuruldu. Gazneli Devleti’nden sonra Afganistan’ın kuzeyi Selçuklularda kalıp, diğer kısmında Guriler Devleti kuruldu. Cengiz Han, Afganistan’ı ele geçirdi. Kurulan Tacik Devleti iki asır yaşadı. Timur Han bu devlete son verdi. Timur’un torunu Zahirüddin Muhammed Babür, Fergana’dan Kabil’e yürüdü ve şehri teslim aldı. Afganistan, Hint-Moğol İmparatorluğu ile İran arasında paylaşıldı.

İran Şahı Nadir Şah 1739’da Afganistan’ı ele geçirmek istedi. Suikastte ölünce, Nadir Şahın süvari birlik komutanı Ahmed Şah 1747’de yeni bir devlet kurarak Kabil’i başkent yaptı. Ahmed Şah ölünce karışıklıklar çıktı. Dost Muhammed karışıklıkları önledi ve 1835’te Afgan Emirliğini ilan etti. İngilizleri hezimete uğrattı ve 1857’de İngilizlerle antlaşma yaptı.

Ruslar 1868’de Semerkant ve Buhara’yı işgal ettiler. 1873 antlaşması ile Amu Derya (Ceyhun) Nehri Afganistan-Rusya sınırı oldu. Hindistan’da İslam devleti Gürganiye’yi yıkan İngilizler, on dokuzuncu yüzyılda Afganistan’ı işgal ettiler. Ülke sonra da Rusların istilasına uğradı. 1907 yılında İngilizler, Ruslarla anlaşarak Afganlılara yarı bağımsızlık verdiler. Emir Emanullah yönetiminde 1921 yılında tam bağımsızlığına kavuştu. Meşruti bir emirlik olarak idare edildi. 1964 yılında Muhammed Zahir Şah (1933-1973) bir anayasa hazırlatıp yürürlüğe koydu. Bu anayasa ile parlamento hükumeti kuruldu. Fakat 17 Temmuz 1973 tarihinde Muhammed Zahir Şahın İtalya’yı ziyareti sırasında General Muhammed Davud, askeri bir darbe ile hükumeti devirdi. 1964 Anayasasının yürürlükten kalktığını ilan edip, askeri bir konseyle memleketi idare etmeye başladı. Bu tarihten sonra Afganistan’ın siyasi tarihinde pekçok istikrarsızlıklar meydana geldi.

1978 yılına kadar icraatına devam eden Davud Han, 27 Nisan’da komünistlerin yaptığı bir darbe ile öldürüldü. Marksist Nur Muhammed Taraki hapisten çıkarılarak Afganistan Demokratik Cumhuriyetinin başkanlığına getirildi. Yeni komünist yöneticiler arasında kısa zamanda görüş ayrılığı ortaya çıktı. Dinine sıkı sıkıya bağlı Afgan halkı, idareci komünistlere karşı direnmeye başladı ve kısa zamanda birlik gerçekleşerek gerilla harbi şeklinde mücadeleye dönüştü. Ülkenin durumu 1979 yılında büsbütün karıştı. Bu yılın Şubat ayında Kabil’de ABD elçisi öldürülünce, Başkan Taraki, Mart ayında başbakanlığı Hafzullah Amin’e bırakmak zorunda kaldı. 16 Eylül’de saray darbesi sonucu başbakan Hafzullah Amin, Taraki’yi devirerek yönetimi ele geçirdi. Halk tarafından desteklenmeyen Amin, 28 Aralık 1979’da Rusya’ya giderek anlaşma imzaladı. Hemen arkasından Rusya, Kabil’e havadan asker indirdi. Memleketine ihanet ederek Rusları davet eden Amin öldürüldü. Rusya komünist rejimini uygulamak istediği bütün devletlerde olduğu gibi hemen kendisine bağlı Babrak Karmal’ı başa geçirdi. Rus askerlerinin mikdarı bir kaç günde 50 bini aştı. Zamanla bu mikdar 200 bini geçti. Halk, kitleler halinde Pakistan’a göçtü. Sovyet ordusunun Afganistan’ı işgal etmesi bütün dünya ülkeleri tarafından tepki ile karşılandı. Tek bir idare altında birleşen mücahidler, Rus askerlerine karşı uzun yıllar gerilla savaşı verdiler. Mücahidleri yenemeyen Rus birlikleri, Afganistan’ı terk etti ve bu işlem 15 Şubat 1989’da tamamlandı. Sovyet birliklerinin çekilmesi üzerine Muhammed Necibullah olağanüstü hal ilan etti. Bu sırada mücahidler Pakistan’da geçici bir hükumet kurdular. Sıbgatullah Müceddidi devlet başkanlığına getirildi. Fakat bir süre sonra mücahidler bölündü. Bu arada Müceddidi istifa etti, yerine Burhaneddin Rabbani getirildi. İç savaş devam etmektedir (1992).

Fiziki Yapı

Yüzölçümü 657.500 kilometrekare olan Afganistan, bölge yapısı, iklim ve bitki örtüsü bakımından geniş ölçüde farklılık gösterir.

Dik, karlı dağları, derin vadileri ve bitki örtüsü çok zayıf plato ve rüzgarlı çölleriyle kaba ve dalgalı bir arazi karakterine sahiptir. Ortalama yüksekliği 1220 metreyi geçer. Doğu-batı arası uzunluğu 1240, kuzey-güney arası 653 kilometredir.

Dağları: Dağ silsileleri, kuzey-doğudaki Vakhan koridorundan güney-batıya doğru ülkeyi ikiye ayırır. En önemli dağ silsilesi Himalayaların uzantısı olan Hindikuş’lardır. Bu dağlar kuzey ve güney Afganistan arasında adeta bir set teşkil eder. 2987 m yüksekliğindeki Şibar en önemli geçittir. Hindikuş Dağları batıya doğru alçalarak İran sınırına kadar uzanır. Paropamisus dağ silsilesiyle birleşir. Ülkenin tam ortasında Kuhi Baba Dağı vardır.

Diğer önemli dağları doğuda bulunur. Bunlardan Sefid Kuh, Akdağ, Kabil’in güneyinde Logar Vadisine, batıya doğru uzanır. Bu dağları stratejik önemi çok büyük olan Hayber Geçidi, Kabil’in güneyinde ikiye böler. Daha güneyde Pakistan’daki Süleyman Dağlarının kuzey uzantısı vardır.

Kavaja Amran Dağı, Kandahar bölgesi ve Pakistan sınırı arasında güney-batıya uzanır. Hindikuşlar’ın kuzeyi, Amuderya Nehrinin kolları tarafından sulanan steplerle kaplıdır.

Gölleri: Afganistan göl bakımından oldukça fakir bir ülkedir.

İklim

Afganistan’ın yazları sıcak ve uzun, kışları ise şiddetli derecede soğuk bir iklimi vardır. Güney – batı dışında yıllık yağış miktarı ortalama 1800 milimetredir. Yağışlar genellikle kasım ve nisan ayları arasında çoğunlukla kar şeklinde görülür. Kabil kış boyunca karlarla kaplıdır.

Afganistan’da kışın soğuğu, yazın sıcağından daha korkutucudur. Mevsim değişiklikleri oldukça ani olur.

Yazın küçük dereler kurur. Büyük nehir sularının esas kaynağını, yaza doğru yüksek kesimlerde eriyen karlar teşkil eder.

Tabii Kaynakları

Madenler: Çeşitli ve zengin maden yatakları vardır. Madenler devlet eliyle işletilir. Maden yatakları üç ayrı bölgede bulunur: Hindikuş dağlarının kuzeyi, Kabil çevresi, Kandahar’ın kuzeyi.

Önemli madenleri şunlardır: Kömür, demir, bakır, kurşun, çinko, sodyum, magnezyum sülfat, magnezyum klorat, krom, berilyum, sülfür, mika, talk, asbest ve mermer.

Yapılan sondajlar, Afanistan’da çok zengin tabii gaz yatakları olduğunu göstermiştir.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Yüzölçümünün % 1’den daha azı ormanlıktır. Çeşitli tipte yaprak dökmeyen ve döken ağaç türleri güney ve doğudaki dağlık bölgelerdedir. Afganistan bir av diyarı olup, her çeşit yabani av hayvanlarına sahiptir. Dağ keçisi, ayı, tilki, kurt, leopar bol mikdarda bulunur.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Afgan vatandaşına Afganlı denir. Fakat Afganlıların ülkesi anlamına gelen Afganistan, on sekizinci yüzyıla kadar belirtilen saha için kullanılmadı. Tarihçiler bu bölgenin eski isminin “Arayanlılar Ülkesi” anlamına gelen “Aryana” olduğunu yazar.

Kabileler: Afganistan halkı çeşitli kabilelere mensuptur. Bunların başlıcaları şunlardır:

Peştun kabilesi: Bunlara Afganlı da denir. Bunlar on bir ve on ikinci yüzyılın başlarında Süleyman bölgesinden Peşavar ve Kabil’e doğru yayıldılar ve sayıları önemli ölçüde arttı. Şimdi nüfusun % 50-60’ını teşkil eden Peştunlar müslüman ve Ehl-i sünnet itikadındadır. Farisiye benzer bir dil olan Peştu dilini konuşurlar.

Duraniler: En önemli Peştu kabilelerindendir. Bu kabile mensuplarının ekseriyeti köylerde yaşayan çiftçi veya modern şehirlerde yaşayan me’murlardır. Daha çok Nangehar ve Baktya vilayetlerinde toplanmışlardır. Fakat büyük mikdarı Kandehar ve Herat illerinde, bir kısmı da Hindikuş’un kuzeyindeki sulak bölgelerde yaşar.

Tacikler: Diğer önemli etnik beyaz gruptur. İran kökenli olup, çoğu İran’daki gibi Farsça konuşurlar ve Ehl-i sünnet itikadında Müslüman olup, batıda yaşayanları şiidir. Köylerde yaşarlar ve tarımla uğraşırlar. Bir kısmı ise, sanat sahibi veya tüccardır. Taciklerin çoğu Kabil ve Herat illerinde yaşar. Bazı dağlı Tacikler, Hindikuş Dağlarının kuzeyinde, bir kısmı da İran sınırı boyunda bulunur.

Hazara: Üçüncü büyük etnik grup olup sayıları 600 bin kadardır. On üçüncü ve on beşinci yüzyıllar arasında bölgeye gelen Moğolların torunu olduklarına inanırlar. Bir çok kelimeleri Türkçe olup, kısmi bir Farsça konuşurlar ve şiidirler.

Türk ve Türk Moğol: Bu grup uzun zamandır Afganistan’da bulunmaktadır. Kuzeybatıda 200.000 civarında sayıları olup, göçebe hayatı yaşarlar ve sünni Müslümanlardır.

Batı Afganistan’da ayrıca sayıları yarım milyona yaklaşan çeşitli kabileler mevcuttur.

Etnik grupların içinde Afganlılar en büyük göç ve prestije sahiptirler. Tacikler genellikle tarımla uğraşmalarına rağmen devlet idaresinde, iş ve ticaret çevrelerinde önemli yer işgal ederler. Farsça genel lisan olarak kullanılır. Fakat Puştu dili de önemlidir. 1964 Anayasası resmi dil olarak Farsça ile Puştu dilini kabul etmiştir.

Din: Hemen hemen bütün Afganlılar müslümandır. Gerçek Afganlılar dahil, Tacikler, Özbekler ve Türkmenlerin yaklaşık % 80’i sünnidir. % 18’i şii, % 2’si ise İsmailiyye gibi bazı sapık fırkalara bağlıdır.

Nüfus dağılımı: Afganistan’da nüfus yoğun değildir. Şimdiye kadar hiçbir resmi nüfus sayımı yapılmıştır. 1972 senesine göre resmi çevreler 17 milyondan fazla nüfus olabileceğini tahmin etmişlerdir. % 2,3’lük bir yıllık nüfus artış hızına sahiptir. Halkın % 10’u şehirli, % 20’si göçebe ve yarı göçebe, % 70’i de çiftçidir

Şehirleri: Kabil, Kandehar, Herat, Celalabad, Mezar-ı şerif, Gazne, Baghlan’dır. Pul-i Humri ise önemli endüstri merkezidir.

Köy ve göçebe hayatı: Köy va aşiret gruplarına dayalı toplumlarda ailenin bütünlüğü ve bölünmezliği temel kuraldır. Aile, en yaşlı ve otorite kişi tarafından idare edilir. Köylerde aile tek katlı kerpiç ve etrafı duvarla çevrili ev veya küme evlerde oturur.

Şehir hayatı: Şehir ve kasabalarda yaşayanların hayatı, çiftçi ve göçebelerden çok modern ve oldukça teşkilatlıdır. Kadınlar, “Perdah” denilen peçe ve “Şadri” denilen çarşaf giyerler. Perdah 1959’da serbest bırakıldı ve kadınlar devlet dairelerine işe alınmaya başlandı.

Eğitim: 1946 yılında kanunla kurulan Kabil Üniversitesi; tıp, hukuk, siyasal bilimler, mühendislik, vb. gibi bir çok fakültelerden meydana gelir. 1963 yılında Celalabad’da, Nangehar Üniversitesi kuruldu. Ayrıca bir çok öğrenci de yurt dışında çeşitli ülkelerde yüksek öğrenim görmektedir. Erkeklerin % 10’u iyi eğitim görmüştür. Kadınlarda bu oran daha düşüktür. Bu durumu düzeltmek ve daha iyiye götürmek için gerekli tedbirler alınmaktadır.

Ülkede altı yıl süreli ilkokullara devam etme, 1955’den sonra 1960’lı yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Okuma-yazma oranı düşüktür. Eğitim, her düzeyde parasızdır ve ilköğretim mecburidir.

Sanat ve edebiyatta İslam dininin etkisi çok büyüktür. Edebi lisan olarak Farisi kullanılır.

Ekonomi

Hızlı endüstrileşme hamlelerine rağmen, Afganistan önemli bir tarım memleketi olarak kalmıştır. İş gücünün % 85’i tarımla uğraşır. Tarım alanları küçük gruplar halinde olup, toprak ilkel metodlarla işlenir.

1956 yılında çıkan kanuna göre 5 yıllık kalkınma programlarıyla ekonominin modernleştirilmesine başlanmıştır. Plandaki ana konu; zirai teknoloji ve sulama imkanlarının geliştirilmesidir.

Buğday, mısır, pirinç, fasülye, bezelye, çavdar, darı, yonca, patates, soğan, lahana, patlıcan, kabak, kiraz, elma, erik, üzüm, zeytin, portakal, limon, muz, pamuk, şeker pancarı ve tütün başlıca tarım ürünleridir.

Hayvancılık: Koyun, keçi, deve, at ve eşek beslenen önemli hayvanlardandır. Dört çeşit koyun türü vardır. Bunlardan Gilzai cinsi yünü için, Türki cinsi et-yün-süt  için, Arabi cinsi halı yünü için, Karakul cinsi derisi için beslenir.

Sanayi: Evlerde yapılan el işlerinden başka, Afganistan sanayi bakımından yeni gelişen bir ülkedir. Yalnız kumaş, çimento ve şeker fabrikaları önem arzeder.

Toplam yıllık kumaş üretimi kapasitesi 1,5 milyon metredir. Çimento üretimi yıllık 15.000 tondur. Evlerde dokunan halı ve ipek böceği vasıtalarıyla üretilen ipek ipliği önemli bir yer tutar

Su gücü ve sulama: 1930’dan itibaren hükumet, eski baraj ve su kanallarının imarı için önemli teşebbüslerde bulundu. Dışarıdan yabancı mühendisler getirerek kurulacak fabrikalar ve Kabil’in elektrik ihtiyacı için modern barajlar inşa ettirdi.

Bu barajlardan Jabal-us Siraj 2400 kw, Pul-i Humri 9000 kw, Çakivardak 4000 kw’lık enerji üretmektedir.

İkinci Dünya Savaşından sonra sulama gayesiyle Amerikan mühendislerine yaptırılan Angandab barajı 63.133, Kojaka barajı 72.846 hektarlık bir alanı sulamaktadır. Bu barajlardan önemli ölçüde elektrik enerjisi de elde edilmektedir. Ayrıca Kabil nehri üzerinde kurulan Naplu, Sarabi ve Dorun isimlerinde üç baraj vardır.

image_pdfimage_print

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*