Evliyânın büyüklerinden. İsmi Cüneyd, babasının ismi Muhammed’dir. Künyesi Ebü’l-Kâsım’dır. Tasavvuf ehlinin çok tanınmışlarından olduğu için Seyyid-üt-Tâife yâni tasavvuf büyüklerinin seyyidi, efendisi diye meşhurdur. 822 (H.207)de Nihâvend’de doğdu, 911 (H.298)de Bağdât’ta vefât etti. Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Cüneyd-i Bağdâdî, Süfyân-ı Sevrî’nin mezhebinde yetişti. Tasavvuf ilmini dayısı Sırrî-i Sekâtî’den öğrendi. Fıkıh, tefsir, hadis gibi ilimleri İmâm-ı Şâfiî’nin talebesi Ebû Sevr’den öğrendi. Ayrıca Hâris-i Muhâsibî, Muhammed Kassâb ve başka zâtların da sohbetinde bulundu. Hocası, aynı zamanda dayısı olan Sırrî-i Sekâtî ile hacca gitti. Mescid-i Harâm’da dört yüz kadar âlim zât şükür hakkında…
Read MoreKategori: 05. Cilt
Darwinizm
Alm. Darwinismus (r), Fr. Darwinisme (m), İng. Darwinism. Hayâtın ve canlı varlıkların meydana gelişini, tesâdüfî olaylarla açıklamaya çalışan biyolojik bir görüş veya faraziye. “Evrim teorisi, evolusyon teorisi, tekâmül nazariyesi” gibi isimlerle de anılır. Kelime olarak evrim; basitten mükemmele doğru değişme, gelişme, tekâmül demektir. İlkel olanla yetinmeyip mükemmel olanı aramak mânâsına gelir. Darwinizm savunucularının, hayâtın başlangıcı ve canlıların çeşitliliğiyle ilgili görüşleri şöyledir: “Hayat ve canlı varlıklar, tesâdüfen meydâna gelmiştir. Önce inorganik maddelerden organik maddeler ortaya çıkmış, sonra bu organik varlıklar biyolojik varlıklara dönüşmüştür. Herhalde, bütün canlıların yapı taşı olan hücre, milyonlarca…
Read MoreDalakotu (Teucrium Chamaedrys)
Alm. Gemeiner Gamander (m), Fr. Germandrée (f), İng. Germander. Familyası: Ballıbabagiller (Labiatae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Karadeniz, Orta Anadolu ve Akdeniz bölgesi. Haziran-eylül ayları arasında pembe veya beyazımsı renkli çiçekler açan, 10-30 cm boyunda, çok senelik, otsu bir bitki. Kısamahmuz, yer meşesi ve yer palamudu gibi adlarla da tanınır. Orman altları ile kurak çayırlarda rastlanır. Gövdeleri yatık, gövdeden çıkan dallar ise dik, alt kısımları yuvarlak üst kısımları ise dört köşeli ve tüylüdür. Çiçekler yaprakların tabanında gruplar teşkil ederler. Pembemsi renkteki çiçekler tüp şeklindedir. Kullanıldığı yerler: Bitkinin kullanılan kısmı, toprak üstü…
Read MoreDaktilo
Alm. Schreibmaschine (e), Fr. Machine (f) a écrire, dactylographe (m), İng. Typewriter . Bir klavye aracılığıyla harekete getirilen harfleri mürekkepli bir sistem yardımıyla kâğıda basarak yazı yazan makina. İlk yapılışı 1829’da Teroitli William Austin Burt tarafından gerçekleştirildi. Tipograf adı verilen bu makina elden daha yavaş yazıyordu. Bundan sonraki denemeler pek başarılı olamadı. Aradan 40 yıl geçtikten sonra Sholes 1868’de ilk pratik daktiloyu yaptı. Remington’un 1878’de yaptığı daktilo ise bir dikiş makinasının üzerine yerleştirilmişti. Şaryo dikiş makinasının pedalına benzeyen bir pedalla döndürülüyordu. Makina ise silik ve büyük harf yazabiliyordu. Bu mahsurlarının…
Read MoreÇanakkale Savaşları
Alm. Kampf von Dardanellen, Fr. Guerre de Dardanelles, İng. Battles of Dardanelles. Birinci Dünyâ Harbi esnâsında Çanakkale Boğazı ve civârında Osmanlı ordusu ile îtilâf devletleri arasında cereyan eden meşhur savaşlar. 1914’te İttihat ve Terakki Partisi ve onun yüksek kademedeki idârecileri (bilhassa Enver-Talat-Cemâl üçlüsü) tarafından affedilmez bir hatâ eseri olarak Birinci Dünyâ Harbine sokulan Osmanlı Devleti, itilâf devletleri ile dört ayrı cephede ve bölgede ayrı ayrı çarpışmak zorunda kaldı. Osmanlı Devleti, âdetâ bir mâcerâ uğruna bu savaşa sürüklenmişti. Ve bunda Enver-Talat-Cemâl üçlüsü baş rolü oynadılar. Osmanlı orduları Rus, Irak, Sina (Filistin-Suriye)ve…
Read MoreDeccâl
Kıyâmete yakın bir zamanda ortaya çıkacağı bildirilen azgın ve zâlim bir kimse. Kıyâmetin büyük alâmetlerindendir. Deccâl kelimesi lügatta “yalancı, hîleci, doğruyu yanlış, yanlışı doğru olarak gösteren, aldatıcı” demektir. Deccâl, Âdem aleyhisselâmdan beri benzeri görülmemiş büyük bir musîbet olarak insanlara musallat olacak herkesin îmânını bozmaya uğraşacak ve kendisine inanmayanlara zarar verecektir. Bâzı hârikulâde haller gösterecek, fakat sonunda büsbütün âciz kalacaktır. Çok memleketleri istilâ edip, ilâh olduğunu söyleyerek insanları aldatacaktır. Dünyâdaki saltanat müddetinin kırk gün veya kırk sene olduğu rivâyet edilmiştir. Deccâl, Sûriye veya Filistin’de o zamanda gökten inecek olan Îsâ aleyhisselâm…
Read MoreDıhye-i Kelbi
Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden ve sîmâ olarak en güzellerinden. İsmi, Dıhye bin Halîfe olup, Dıhye-i Kelbî diye meşhur olmuştur. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 670 (H.50) senesinde Şam’da vefât etti. Dıhye-i Kelbî çok zengindi. Bir kabîlenin de reisiydi. Müslüman olmadan önce de Resûlullah “sallallahü teala aleyhi ve sellem” efendimizi severdi. Ticâret için Medîne’den ayrılıp, her dönüşünde Peygamber efendimizi ziyâret eder ve hediyeler getirirdi. Fakat Sevgili Peygamberimiz bunlara kıymet vermez; “Yâ Dıhye! Eğer beni memnun etmek istiyorsan îmân et. Cehennem ateşinden kurtul!” buyururdu. Dıhye ise, zamânı olduğunu söylerdi. Bedr Savaşından sonra, bir gün Cebrâil “aleyhisselâm” gelip Dıhye’nin îmân…
Read MoreDehriler
Alm. Atheistisch, Fr. Les Athees, İng. Atheists. Ateistler, dinsizler, maddeciler, materyalistler. Allahü teâlânın varlığını inkâr edip; “Her şey tabîat kânunlarıyla var oluyor. Bir yaratıcı yoktur. Dehr, yâni zaman ilerledikçe her şey değişmektedir. Âlem, böyle kendiliğinden gelmiş ve böyle gidecektir. Canlılar da böyle birbirlerinden üreyip sonsuz olarak sürecektir!”diyen, maddeci, materyalist felsefî ekole verilen ad. Bu şekilde inananlara “dehrî” denir. Dehriyye ile materyalizm (maddecilik) aynıdır. Dehriyyenin temeli çok eski çağlara kadar uzanmaktadır. Tesbit edilebildiği kadarıyla Yunan felsefecilerinden asırlarca önce var olan Dehriyye, bütün varlık alanlarını, madde kânunlarıyla açıklamakta, kısaca maddeyi ilk hakîkat…
Read MoreÇinili Camii
Üsküdar Nuhkuyusu Caddesi Çinili Mescid Sokağındaki câmi. İki avlu kapısı olan câminin, kuzey kapısının üstünde şâir Fevzî’nin on iki mısralık târih manzumesi vardır. Câmi, mektep, çeşme, sebil, hamam ve dâr-ül-kurrâdan meydana gelen külliye, Sultan Birinci Ahmed Hanın zevcesi, Dördüncü Murad Hanın ve Sultan İbrâhim’in vâlidesi Kösem Mahpeyker Vâlide Sultan tarafından, 1640-41’de yaptırılmıştır. Mîmârı, diplomatlığı ile de meşhur olan Kâsım Ağadır. Câminin avlusunda sekiz sütunlu bir kubbenin altında mermer şebekeli şadırvan bulunmaktadır. Üç tarafını yirmi mermer sütunlu bir saçak örtmektedir. Muntazam kesme taşla yapılan câminin minâresinin şerefe altında akant yapraklarından süsler mevcuttur. Birkaç basamakla çıkılan son cemâat yeri…
Read More5. Cilt Fihristi
CUMHURBAŞKANI ÇATAL CUMHURBAŞKANLIĞI KONSEYİ ÇATI CUMHÛRİYET ÇAVDAR (Secale Cereale) CUMHURİYET HALK PARTİSİ (CHP) ÇAVDARMAHFUZU (Secale Cornutum) CUMHURİYETÇİ GÜVEN PARTİSİ (CGP) ÇAVULDUR CUMHURİYETÇİ PARTİ (CP) ÇAVUŞESKU CUNTA ÇAY (Upupa Epops) CURIE, Pierre ve Marie ÇAYIR CURLING ÇAYIR HOKEYİ CÜCELİK ÇAYKOVSKİ, Peter İlİÇ CÜLÛS ÇAYLAK (Milvus) CÜNEYD-İ BAĞDÂDÎ ÇEÇENLER CÜRUF ÇEÇEN – İNGUŞ CUMHURİYETİ CÜVEYRİYYE ÇEÇEN SİNEĞİ (Glossina) CÜZZAM ÇEK Ç HARFİ ÇEK CUMHURİYETİ ÇAÇABALIĞI (Clupea Sprattus) ÇEKİ ÇAD ÇEKİÇ ÇAĞATAY HANLIĞI ÇEKİÇ ATMA ÇAĞLAYAN ÇEKİÇ GÜÇ ÇAĞRI BEY ÇEKİÇ BALIĞI (Sphyrna Zygaena) ÇAĞRO KUVVETİ ÇEKİMSER OY ÇAKA BEY ÇEKİRDEK ÇAKAL (Canis…
Read MoreÇelebi Mehmed
Osmanlı Devletinin beşinci pâdişâhı. Doğum senesini ekserî târihçiler 1386 olarak kaydetmektedirler. Babası, Sultan Yıldırım Bâyezîd Han, annesi ise Germiyanoğlu Süleymân Şahın kızı Devlet Hâtun’dur. Çelebi Mehmed küçüklüğünden îtibâren devrin en yüksek âlimlerinden ders aldı. Din ve fen ilimlerini öğrendi. 1393’te devlet idâresinde tecrübe sâhibi olmak üzere Amasya’ya sancakbeyi tâyin edildi. Babası ile Timur Han arasında 1403’te yapılan Ankara Muhârebesinde Osmanlı ordusunun ihtiyât kuvvetleri kumandanlığında bulunan Çelebi Mehmed, muhârebenin kaybedilmesi üzerine Amasya’ya çekilmek istedi. Ancak Candaroğlu İsfendiyar Beyin yeğeni Yahya Bey karşısına çıktı. Bunu mağlub eden Çelebi Mehmed, ilerlemesinin tehlikeli olacağını…
Read MoreDerviş Muhammed
Evliyânın büyüklerinden. İnsanları Hakk’a dâvet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin yirmincisidir. Doğum târihi bilinmemekte olup, 1562 (H. 970) senesinde vefât etti. Rûh ilimlerinde mütehassıs idi. Büyük âlim ve kâmil bir velî olan dayısı Kâdı Muhammed Zâhid’den ders alarak yetişti. Dayısına talebe olmadan önce, on beş sene nefsinin isteklerinden kurtulmak için mücâdele etmiş ve insanlardan uzak yaşamıştı. Birgün ellerini açıp, âcizliğini ve çâresizliğini Allahü teâlâya yalvararak arz etmişti. Âniden Hızır aleyhisselâm gelip; “Eğer sabır ve kanâat istiyorsan, Muhammed Zâhid’in hizmet ve…
Read MoreCüveyriyye
Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mübârek hanımlarından. Câhiliye devrindeki adı Berre idi. Resûlullah efendimizle evlendikten sonra Cüveyriyye oldu. Benî Mustalak kabîlesi reîsi Hâris’in kızıdır. Doğum târihi kesin bilinmemekle berâber, 675 (H.56) senesinde Medîne’de vefât etti. 626 (H. 5) senesinde yapılan Müreysî (Benî Mustalak) Savaşında alınan esirler arasında bulunan hazret-i Cüveyriyye’nin bu savaşta amcasının oğlu olan kocası öldürülmüştü. Kabîlesinden esir alının 500 kişiyle birlikte Medîne’ye getirildi. Esirler taksim edilirken hazret-i Cüveyriyye Sâbit bin Kays’a düştü. Sâbit bin Kays onu satmak isteyince, bir rivâyete göre babası Hâris satın almak istedi. Bu…
Read MoreDâvud Aleyhisselâm
İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Hem peygamber, hem sultân yâni hükümdârdı. Soy bakımından Yâkûb aleyhisselâmın Yehûda adlı oğluna dayanır. Süleymân aleyhisselâmın babasıdır. Kudüs’te doğdu. Orada yaşadı ve orada vefât etti. Kendisine İbrânî dilinde Zebûr kitâbı verildi. Sesi çok güzel ve tesirliydi. İsmi Kur’ân-ı kerîmde on altı yerde geçmektedir. Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâmdan sonra, İsrâiloğullarına birçok peygamberler gönderdi. Bu peygamberler insanları Tevrât’ın hükümleriyle amel etmeye dâvet ettiler. Fakat zaman geçtikçe azgınlaşan İsrâiloğulları, Tevrât’ın hükümlerini değiştirdiler, peygamberlerini dinlemediler, ahlâkları tamâmen bozuldu. Allahü teâlâ Amâlika kavmi hükümdârı Câlût’u karşılarına belâ gönderdi. Câlût, İsrâiloğullarını vatanlarından sürüp…
Read MoreDâbbetülerd
Kıyâmetin kopmasına yakın, çıkacak olan büyük bir hayvan. Kıyâmetin büyük alâmetlerindendir. Kıyâmet gününe inanmak, İslâm dîninde îmânın altı esâsına dâhildir. Bir Müslüman kıyâmet gününün varlığına kalbiyle inanır. O gün elbette gelecektir. Zîrâ Kur’ân-ı kerîm bunu haber vermektedir. Kıyâmet kopmadan önce bâzı alâmetler ortaya çıkacaktır. Pekçok olan bu alâmetlerden biri de, “Dâbbetülerd” denilen bir hayvandır. Bu hayvanda, her hayvanın rengi ve benzerliği bulunur. Onu öldürmek isteyen muvaffak olamaz. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmin Neml sûresi 82. âyetinde meâlen; “İnsanlara vâdolunan öldükten sonra dirilmek ve azâb olunmak yaklaşınca, biz onlara yerden dâbbeyi (hayvanı)…
Read MoreDârülharb
İslâm dîninin hükümlerinin tatbik edilmediği ülke, islâm ülkesinin siyâsî hâkimiyet sınırları dışında kalan yer, siyâsî ekonomik ve sosyal düzenlemelerin İslâm dîninin hükümlerine göre yapılmadığı ülke. Dârülharbde yasama, yürütme ve yargı yetkileri Müslümânların elinde değildir. Dârülharb terimi Müslüman olmayan ülkelerin hepsini ifâde eder. Bu sebeple o ülkede yaşayan insanların Müslüman olup olmaması önemli değildir. Darülharb olan bir ülke belli şartlarda İslâm ülkesine dönüşür. Birincisi; dârülharb olan ülke halkının tamamen Müslüman olmasıdır. Bu durumda İslâmiyetin hükümlerine göre yapılan kanunlar yürürlüğe girer, dolayısıyla bu ülke darülharb olmaktan çıkıp İslâm ülkesi olur. İkincisi de…
Read MoreDârülislâm
İslâm memleketi. İslâm dininin hükümlerinin kânun olarak tatbik edildiği yer. Yasama, yürütme ve yargı yetkisinin Müslümânların elinde olduğu, Müslümân devlet başkanının otoritesinin kabûl edildiği, siyâsî, ekonomik ve sosyal düzenlemelerin İslâm hukukuna göre yapıldığı ülke. Müslümanların hâkimiyetinde bulunan yerler dârülislâmdır. Müslümanlar bu yerlerde güven ve emniyet içinde yaşayarak dinî vazîfelerini yerine getirirler. İslâm mücâhidleri gayri müslimlere ait bir ülkenin herhangi bir beldesini feth ederek içinde İslâm hükümlerini icrâya başlasalar o belde dârülislâma dönüşür. Bu hususta bütün İslâm âlimleri ittifak etmişlerdir. Fıkıh âlimlerinin yâni İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre İslâm hâkimiyetinden çıkan ülke…
Read MoreÇaldıran Muharebesi
Osmanlı pâdişâhı Yavuz Sultan Selim Han ile İran şâhı İsmâil arasında 23 Ağustos 1514’te Çaldıran Ovasında yapılan târihin en büyük meydan muhârebelerinden biri. Akkoyunlu Devletini ortadan kaldıran, Âzerbaycan, Irak-ı Arab ve İran’ı ele geçirerek Ceyhun Nehrine kadar hudûdunu genişleten Şah İsmâil, 1510’da doğudaki sünnî Özbekleri de yendikten sonra, Anadolu’ya yöneldi. Gönderdiği dâî ve halîfeleri vâsıtasıyla yaptığı propagandalarda Osmanlı hudutları içindeki Şiîleri kendisine bağlamaya, fırsat buldukça da isyânlar çıkarmaya başladı. Yavuz Sultan Selim Han ise, Anadolu’yu bölüp parçalamak ve batıya açılan her seferde Osmanlıyı arkadan vurmak emelinde olan Şâh İsmâil’e kesin…
Read MoreÇırağan Sarayı
İstanbul’da Beşiktaş ile Ortaköy arasında deniz kıyısında bulunan büyük saray. “Çereğan” Lâle Devrinde (1718-1730), mum ve kandil ışığında yapılan gece eğlencelerine denir. Sarayın bulunduğu yerde de bu eğlenceler yapıldığı için, saraya “Çırağan Sarayı” denmiştir. Beşiktaş’la Ortaköy arasında, Lâle Devrinin sadrâzamı Dâmâd İbrâhim Paşa ile zevcesi Fâtımâ Sultan tarafından yaptırılmıştır. Daha önceleri “Kazancıoğlu Bahçesi” denilen bu yerde yaptırılan sarayın yanında bir Mevlevîhâne bulunmaktaydı. Sultan Birinci Mahmud (1730-1754), Üçüncü Selim (1789-1807) dönemlerinde tâmir ve eklemeler yapılan saray, Sultan Abdülmecîd tarafından yeniden yaptırılmak üzere yıktırıldı (1859). Ancak sarayın yeniden inşâsı Sultan Abdülazîz Han…
Read MoreÇanakkale
Çanakkale Boğazının iki kıyısında (Avrupa ve Asya üzerinde) yer alan, üstün tabiat güzellikleri yanında Türk târihinde destanlar yazıldığı bir ilimiz. 25°35’ ve 27°45’ doğu boylamları ile 39°30’ ve 40°45’ kuzey enlemleri arasında yer alır. Edirne, Tekirdağ, Balıkesir, Marmara Denizi ve Ege Denizi ile çevrilidir. Trafik numarası 17’dir. İsminin Menşei Çanakkale’nin ilk ismi “Troas”tır. Sonradan “Hellespont” ismiyle anıldı. Osmanlı Devletinin Çanakkale’yi fethinden önce “Dardanellos” adını almıştı. Fâtih Sultan Mehmed Han, Çanakkale’nin Anadolu topraklarında bir kale yaptırdı. Bu sebeple şehre “Kale-i Sultânî” ismi verildi. Son asırlara kadar bu isimle anılan şehir, kalenin…
Read MoreDin
Alm. Religion, Fr. Religion, İng. Religion. İnsanları dünyâda rahat ve huzûra, âhirette ebedî saâdete götürmek için Allahü teâlâ tarafından peygamberleri vâsıtasıyla gösterilen yol. Dînin sâhibi ve ortaya koyan Allahü teâlâdır. Bunun için din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara din denmez, dinsizlik denir. Din insanlara çok lüzumlu bir nizam olup, dinsizlik ise düşünülebilecek en fenâ bir davranıştır. Din insanlara tıpkı yiyecek, içecek gibi lâzımdır. Çünkü, nasıl yiyecek ve içecek vücut için lâzımsa, rûhun gıdâsı olan din de rûha lâzımdır. Din ortadan kalkarsa, insanlar hissiz, idrâksiz ve düşüncesiz bir makina, bir…
Read More