Hıdırellez

Rûmî senede Nisan ayının 23., mîlâdî senede mayıs ayının 6. günü. Hıdırellez, Hızır aleyhisselâm ile İlyâs aleyhisselâmın isimlerinin birleştirilerek söylenmesinden doğan bir ifâdedir. Bir yıl, “Hızır” ve “Kasım” olarak ikiye ayrılır. Mayıs ayının 6’sında Hızır ile yaz başlar ve 186 gün sürer. Kasım ayının 8’ine kadar devâm eder, bundan sonra kış başlar. 179 gün (şubatın 29 çektiği artık yıllarda 180 gün) sürer. Yazın ilk günü sayılan 6 Mayıs gününe Hıdırellez denmesinin sebebi ise; Hızır aleyhisselâmın kurak bir yere oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başlamasıdır. Bu sebeple, yaz başlangıcında ortalığın…

Read More

Hazarlar

Doğu Avrupa’da İdil (Volga) kıyıları ile Kırım Yarımadası arasında imparatorluk kuran bir Türk kavmi. Hazarlar Hun akınları sebebiyle batıya göç ederek Rusya’nın güneyinde Kırım’dan Hazar Denizine kadar Volga ve Dniester Nehirleri arasında kalan arâzide yerleştiler. Zamanla bölgeyi tam anlamıyla hâkimiyetleri altına aldılar ve diğer Türk boyları üzerinde üstünlük kurdular. Bizanslılarla anlaşarak 586 yılından îtibâren İran eski hânedânlarından ve Zerdüştliğe inanan Sâsânîlerle devamlı mücâdelede bulundular. 627 yılında Bizans’ın teşvikiyle Âzerbaycan’ı istilâ ettiler. Hazar Prensesi Çiçek Hâtun, Bizans İmparatoru Birinci Konstantin ile evlenince, imparatoriçe oldu. Böylece akrabâlık bağları güçlendirildi. Bu izdivaçtan, târihte…

Read More

Hayat

Alm. Leben (m), Fr. Vie (f), İng. Life. Canlıların yaşama hâli. Hayat, kâinâtın en mühim sırlarından biridir. İnsanoğlunun, bugün dahi yalnız aklı ve fen bilgisi ile çözemediği bu sır hakkında yapılan bütün târifler eksik ve hattâ yanlış olmaktadır. Hayatın nasıl başladığı, mânâsının ne olduğu filozoflar ve fen bilginleri tarafından yüzyıllardır araştırılmıştır. Filozofların öne sürdüğü hayâlî izahlar, bilginlerin tecrübe ve teorileri “Hayat nedir?” ve “Nasıl başlamıştır?” sorularının cevaplarını vermekten çok uzak kalmıştır. Canlı varlıkların vücûdundan hücreye, hücrenin iç yapısına, iç yapıyı meydana getiren elementlere kadar uzanan çalışmalar, hayatı izaha yetmemekte, tersine…

Read More

Atmosfer

Alm. Atmosphäre, Fr. Atmosphére, İng. Atmosphere. Bazı gök cisimlerinin etrafını saran gaz tabakasına verilen ad. Bu gaz tabakası, o gök cisminin çekim kuvveti sebebiyle uzaya yayılmaz. Dünya atmosferi (Hava): Atmosfer, yeryüzünden başlar ve takriben 3200 km yüksekliğe sahiptir. Üst seviyesi kesin olarak sınırlandırılamamaktadır. Bir hava deryası altında yaşamaktayız. Havanın yoğunluğu ilk 100 kilometrede daha fazladır. Yukarılarda ise hafif gaz tabakaları vardır. Havanın yoğunluğunun yükseklikle değiştiğini ilk defa keşfeden, İslam alimlerinden İbn-i Heysem‘dir (965-1038). Atmosfer, canlıların yaşaması için lüzumlu oksijen, karbondioksit ve azot kaynaklarını geniş ölçüde sağlar. Hayatın mevcudiyeti için suyu…

Read More

Atlas

Alm. Atlas, Fr. Atlas, İng. Atlas, Muhtelif haritaları içinde toplayan haritalar mecmuası. Atlas kelimesini ilk defa Alman coğrafya bilgini Merkator, 1555 tarihinde neşrettiği haritalar mecmuasında kullanmıştır. İslam alimleri Merkator’dan çok önce atlas neşretmişlerdir. Bunlardan en mühimi, Belhi tarafından yapılıp daha sonra İstahri ve İbn-i Havkal’ın hazırladığı Kitabü’l-Mesalik ve’l-Memalik isimli eserde 14 harita bulunmaktadır. Başlıcaları; Dünya, Arabistan, Hind Okyanusu, Kuzey Afrika, Mısır, Suriye ve Akdeniz haritalarıdır. Bu haritaları bulunduran, yukarıda ismi zikredilen esere ilim çevrelerinde “İslam Atlası” denmiştir. Türkiye’de ilk atlas, Katib Çelebi’nin; Piri Reis’in Deniz Atlası ve Merkator’un atlasından faydalanarak…

Read More

Tezkire

Alm. 1. Biographienwerk (n), 2. Vermer (m), 3. Bescheinigung, Schein (m), Fr. 1. Livre (m) de biographies, 2. Billet (m), 3. Permis (m), officiel, İng. 1. Biographical memoir, 2. Short note or letter, 3. Official certificate, 4. Soldier’s discharge papers. Çeşitli kimselerin biyografilerini veren kitap. Kısa pusula. Herhangi bir iş için izin verildiğini bildiren hükümetin verdiği kâğıt. Askerin görevini bitirdiğini terhis olduğunu bildiren belge. Özellikle şâirlerin hayatlarıyla şiirlerinden söz eden eser. Bunlardan başka mânâlara da gelen bu kelimenin günümüzde kullanılışı çok azalmış ve daha çok izin tezkiresi, mâzeret tezkiresi, terhis…

Read More

Terzi ve Terzilik

Alm. Schneider (-in f) (m), und Schneider-ge-werbe, -handwerk n, -kunst (f), Fr. Tailleur (m), et métier (m), de tailleur, couture, İng. Tailor, dressmaker and tailoring, dressmaking. Deri, kumaş ve buna benzer şeylerden erkek veya kadın elbisesi biçip diken kimse. Günümüzde elbise dikenlere “terzi”, bu mesleğe de “terzilik” ismi verilmektedir. Terzilik; târihi çok eskilere dayanan bir meslektir. İlk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselâm zamânından beri insanlar giyinme ihtiyaçlarını dokuma, deri ve buna benzer şeylerden elbiseler dikerek karşılıyorlardı. Daha sonraları kumaş dokuma sanatı gelişti. Dokunan bu kumaşları kesip biçme, dikip süsleme,…

Read More

Mahlas

Alm. Deckname (m), Pseudonym (n), Fr. Pseudonyme (m), İng. Pseudonym. Bir yazarın veya şâirin, asıl adı yerine şiirde kullandığı takma isim. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de, şahsî, siyâsî veya iktisâdî sebeplerle takma isim kullanan şâir ve yazarlar vardır. Ancak bunlar kendilerini saklamak için müstear isim kullanırlar. Halbuki mahlas bundan ayrıdır. Divan edebiyatı ile halk edebiyatında mahlas kullanmak, bir âdet idi. Mahlas almaya “tehallüs” denir. Mahlas çoğunlukla yeni bir yazara ve şâire üstad tarafından “mahlas-nâme” adlı bir manzume ile birlikte verilirdi. Meselâ: Bâkî’nin mahlasnâmesi Zâti tarafından Şeyh Gâlib ve Müştâk Baba…

Read More

Mahfil

Alm. Galerie (f), in einer moschee, Fr. Place (f) ou galerie (f) haute dans un mosque, İng. Gallery in a mosque. Câmilerde etrâfı parmaklıklarla çevrilmiş yâhut yerden yüksek yapılmış olan yerin adı. “Mahfel” de denir. Câmilerde aynı zamanda binânın yüksekliğine göre ikinci bir mekân temin etmek ve duvar boşluklarına bir hareket vermek üzere, muhtelif cephelerine sütunlar üzerinde mahfeller yapılmıştır. Pâdişahlar için yapılmış olanlarına “Mahfel-i Hümâyûn” veya “Hünkâr Mahfeli”, müezzinler için yapılmış olanlarına da “müezzin mahfeli” denmiştir. Hünkâr mahfili veya mahfil-i hümâyûn: Pâdişahlar tarafından yaptırılmış ve “Selâtîn” adı verilmiş olan câmilerde,…

Read More

Mahalle Mektebi

Osmanlı Devletinde 4-7 yaş arası kız ve erkek çocukların Kur’ân-ı kerîm öğrendikleri yer. “Sıbyan mektebi, taşmekteb, ibtidâiyye (ibtidâî) muallimhâne ve “dârü’l-ibn” gibi isimlerle de anılan bu mektepler, hemen her mahallede bulunurdu. Mahalle mekteplerinin çoğu câmi veya mescidlerin yanında yapılırdı. Bunlar pâdişâhlar, vâlide sultanlar, büyük devlet memurları ve iyiliksever kimseler tarafından kurulurdu. Köylerde ise, mescidlerin son mahallinde özel bir oda inşâ edilir ve mekteb vazifesi görürdü. Sultan İkinci Bâyezîd Hanın kendi adını taşıyan câminin güney tarafında yaptırdığı mektebin vakfiyesindeki “mektephânede muallim ve halîfe olanlar tâlim-i kelâm-ı kadîm ve Kur’ân-ı azîm ederler.”…

Read More

Mafya (Mafia)

Alm. Mafia, maffia, Fr. Maffia, mafia, İng. Mafia, maffia. Kendi çıkarlarını korumak için her türlü yola başvuran, gizli ve hiyerarşik bir teşkilâtlanmaya dayalı zorla para almak, kumar, kaçakçılık ve fuhuş gibi kânundışı işlerle uğraşan azılı gizli birlikler şebekesi. Fransızca’da gizli teşkilât mânâsına gelen mafia veya maffia kelimeleri Sicilya lehçesinde de aynı mânâyı ifâde etmektedir. Mafya şeklinde de söylenen bu kelime, ortaçağ sonlarında kullanılmaya başladı. Ortaçağ sonlarında Müslüman ve İspanyol idârelerini devirmeye yönelik bir teşkilât olarak ortaya çıkan mafyanın kökü mafie denen küçük silâhlı gruplara dayanır. Bu gruplar Sicilya’daki toprak sâhiplerinden…

Read More

Madde

Alm. Materie (f), stoff (m), substanz (f), Fr. Matière (f), substance (f), İng. Matter, substance. Boşlukta yer kaplayan ve ağırlığı olan her şey. Bu târif genel bir nitelik taşır. Meselâ üzerinde yaşadığımız yer küresi, hava, su, taş, toprak, vs. maddedirler. Maddenin şekil almış hâline cisim denir. Şişe, bardak, pencere camı, ayrı ayrı birer cisimdir. Fakat hepsi cam maddesinden yapılmıştır. Etrâfımızda gördüğümüz bütün maddeler, genellikle saf değil, birer karışımdır. Meselâ içtiğimiz su, homojen olduğu, her tarafı aynı göründüğü hâlde, içinde az da olsa tuzlar ve hava ihtivâ eder. O hâlde bir…

Read More

Lojistik

Alm. Versorgungswesen (n), Fr. Logistique (f), İng. Logistics. Askerî birliklerde, barış ve bilhassa seferî zamanlarda kıtaların taşınması, silâh, cephâne, gıdâ ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerinin karşılanması ile ilgili bölüm. Riyazî mantık (matematiksel mantık) mânâsına gelir. Lojistikten bahis açıldığında mevzuun hesâba dayandırılması esastır. Bu sebepten “Lojistiğin hükmü mutlak, tesiri kati’idir” denir. Lojistiği üç ana bölümde târif etmek uygundur. Millî lojistik: Bir milletin, millî hedeflerine ulaşabilmesi için, kâfi derecede insan, ikmâl maddesi ve techizâta olan ihtiyâcını plânlaması, temin etmesi ve idâme etmesini ihtivâ eder. Jeolojistik: Bir milletin harp gücünü artırmak üzere, başka millet…

Read More

Lise

Alm. Gymnasium (n), oberschule (f), Fr. Lycée (m), İng. High school, lycée. Ortaokuldan sonra üç yıllık öğretim yapan ve üniversiteye hazırlayan ortaöğretim kurumu. Eski adı “idâdî”dir. Sultânî de dendiği olmuştur. Türkiye’de lise, bu adla 1924 târihinde kurulmuştur. Liseye eşdeğer okulların kurulmasına ise 1839’da Sultan İkinci Mahmûd Hanın fermânıyla başlanıp, askerî ve idârî merkezlerden biri olan Bosna’da üç yılı mahallinde olmak üzere, dördüncü yılı İstanbul’da öğretim yapacak idâdîler (lise) açılmıştır (1845). Bundan sonra 1867’de Fransızlar, Osmanlı Devletine müracaat ile, İstanbul’da Fransızca öğretim yapmak üzere, Fransa’nın yardımda bulunacağı bir okul açılmasını teklif…

Read More

Lions Kulübü (Lions Club)

1917 senesinde ABD’nin Texas eyâletine bağlı Dallas şehrinde masonlar tarafından kurulmuş olan sivil hizmet kulübü. Kulübün adı İngilizcede; “hürriyet ve anlayış berâberliği, milletlerimizin teminâtı (korunması)” anlamına gelen Liberty Intelligence Our Nations Safety” kelimelerinin baş harflerinin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Masonlar; “Gençliğin ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz. Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din bilgilerini kendileri büyüyünce öğrenirler. Hepimiz bütün kudretimizle îmân hürriyeti fikrini dünyâya yaymaya sarılmalıyız ve localarımızda verdiğimiz kararları her memlekete yerleştirmeliyiz. Din kardeşliğini yok edip, bunun yerine mason kardeşliği getirmeliyiz. Dinleri yok etmekten ibâret olan gâyemize bu sûretle ulaşacağız.”…

Read More