Alm. Schmerz (m), Fr. Douleur, İng. Pain.
İnsana ızdırap ve hoşnutsuzluk veren bir his.
Ağrı, vücudun herhangı bir yerindeki iltihabi bir reaksiyon veya kesilme, ezilme, iç organlardaki gerilmeler, barsak ve idrar yolları gibi düz adaleden yapılan organların kasılmasına sebeb olan iltihabi olmayan tahriplerle ortaya çıkar.
Uzun zaman, ağrı hissinin ayrı bir his olmadığı, derideki diğer his alıcılarındaki aşırı bir uyarılmanın neticesi olduğu zannedilmişti. Deriye fazla basınç yapıldığı veya 45 dereceden fazla sıcakla muamele edildiği takdirde ağrı hissinin ortaya çıktığı ileri sürülmüştü. Bunun sonucu olarak soğuk, sıcak ve basınç ağrılarından bahsedilmişti. Günümüzde bu görüşün doğru olmadığını ispatlayan bir çok zıt görüş vardır. Tecrübi olarak basınç ve temas alıcıları aşırı olarak uyarıldıklarında, ağrı hissi alınmamaktadır. Diğer hislerden ayrı olarak, ağrı hissi için özelleşmiş bir alıcı şimdiye kadar gösterilememiştir. Ağrı hissi, deride geniş bir ağ yapan çıplak sinir uçları tarafından alınır. Sinir lifleri, birbirleri ile sık bir ağ yaptıklarından ve birbirlerinin bölgelerine girdiğinden bir sinir lifinin ölmesi ile o bölgenin duyusu tamamen kaybolmaz. Parmak uçları ve dudakda sinir dallanması fazla olmadığından, ağrı hisseden noktalar daha kolay tesbit edilebilir.
Üç çeşit ağrı biliniyor: 1) Yüzeysel (sathi) ağrı, 2) Derin ağrı (kemik, kas, kiriş, eklemlerin ağrısı), 3) İç organların ağrısı (visceral ağrı).
Bunlardan ilk ikisine somatik ağrı da denmektedir.
Ağrı duyusunu alan sinir uçları, fiziki, mekanik ve kimyevi te’sirler ile uyarılabilirler. Çeşitli uyarılarla uyandırılan ağrının niteliği farklı olup, ayrı sinir lifleri tarafından iletilir. Mesela tırnak altı sıcak bir iğne ile uyarılınca önce ani batıcı bir ağrı duyulur. Bir kaç saniye sonra hissedilen ağrı ise yakıcı niteliktedir. Bunlardan başka bir de kas, kiriş, eklem ve bazı iç organların kimyevi ve mekanik uyarılmalarıyla ortaya çıkan, yüzeysel ağrıya göre yeri daha güç tesbit edilebilen, künt bir ağrı daha vardır. İç organları kesmek veya basmakla ağrı duyulmaz. Ancak buraları germek, organa gelen kan mikdarını azaltmak, kimyevi uyaranlarla uyarmak suretiyle bu tip ağrı (künt ağrı) meydana gelebilir. Kaslar, karaciğer, akciğer, kalb gibi organlarda ancak bahsettiğimiz gibi künt bir ağrı uyandırılabilmesine karşılık, bunları çevreleyen zarlarda aynen midenin yüzeyi gibi ağrı uyaranlarıyla ağrı husule getirilebilir. Ağrı hissi organizmayı zararlı etkilerden korumakla görevlidir. Bu sebeple ağrı alıcılarının en yaygın olduğu yer deri yüzeyidir.
Mide-oniki parmak barsağı ülserlerinde duyulan açlık ağrılarının sebebi ise, yaralı bölgede bulunan açık sinir uçlarının tuz asidi (HCl) etkisinde tahriş olarak uyarılmasındandır. Ağrılar, yüzeysel, derin ve iç organ ağrıları diye sınıflandırılmıştı. Bunlara ilaveten bir de psikolojik ağrılar vardır. Psikolojik ağrıların sebebi, kas gerginliğinin devamlı artmasıdır. Ağrı; sırtta, belde, karında hatta herhangi bir yerde olabilir. Bu hastalar “Her yanım ağrıyor” cümlesi ile şikayetlerine başlarlar. Bazan kas gerginliğinde bir artma bile olmadan ağrı duyulduğu gözlenir. Psikolojik ağrılarda ağrı hastanın hayalindedir. Vücudunda ağrı meydana getirecek hiçbir bozukluk yoktur. Hiçbir hastalığı bulunmadığını söylemek bir şeyi halletmez. Bu hastalarda ağrı kesen ilaçlar da çoğunlukla tesirsizdir.
Ağrılar kişiden kişiye de değişiklik gösterir. Aynı ağrılı olay, değişik kişilerde ayrı şiddette ağrıya sebeb olur (Ağrı eşiği). Dikkati başka yere çekmek bazan en şiddetli ağrıları bile unutturabilir. Hipnozla şiddetli kolikler bile geçirilebilmektedir. (Kolik; idrar yolu, barsak gibi adalesi düz kastan yapılı organların kasılmasında ortaya çıkan ve sancı da denilen çok şiddetli ağrılardır.)
Ağrının üç önemli karakteri vardır:
1) Ağrı ortaya çıktığı doku veya noktadan daha geniş bir alana yayılabilir. Mesela kalb ağrısı, çene, sol omuz, kol ve ele; bel ağrısı ise, bacak arkasına yayılabilir.
2) Ağrı ilgili olduğu organdan tamamen farklı bir yerde duyulabilir. Mesela safra kesesine bağlı ağrı sağ omuzda duyulabilir. Bacağı kesilen, kopan birinin sanki ayağı varmış gibi parmakları ağrıyabilir.
3) Ağrı eşiği (ağrıyı fark etme seviyesi) kişiden kişiye değişiklik arz eder. Aynı cins ve aynı derecede bir uyarana karşı etkilenme derecesi farklıdır. Ağrı eşiğinin alçalması-yükselmesi ile ağrının sebeb ve derecesi arasındaki ilgi mutlak değildir. Bazı ilaçlar, akupunktur, sıcak tatbikatı, anestezikler gibi fiziki tesirlerle, inanç, heyecan, kesif ilgi kendine güven, doktora itimat gibi psikolojik faktörler ağrı eşiğini yükseltir. Buna mukabil hastalık, açlık gibi mukavemeti düşüren haller, korku yorgunluk, endişe, uykusuzluk, üzüntü ve sıkıntı gibi psikolojik faktörler ise, ağrı eşiğinin düşmesine sebep olurlar.
Bir yanıt bırakın