Alm. AufstoBen, rülpsen, Fr. Eructer, roter, İng. To belch, to eructate. Mîdede toplanan hava veya gazı sesli olarak ağızdan çıkarma. Yemek yeme esnâsında normal olarak az miktarda hava yutulur. Birçok kimseler bu havayı kolayca ve sessizce dışarı atabilirler. Şâyet yutulan hava fazla miktarda ise, sesli bir şekilde atılır, yâni geğirilir. Bu ses kulağa hoş gelmediği için topluluk içinde geğirmek nezâketsizlik sayılır. Bâzı nörotik (sinirli) ve heyecanlı tipler, aşırı hava yuttuklarından, bunun netîcesi olarak çok geğirirler. Aslında fasit bir devre gibi çok geğirme sırasında tekrar hava yutulur. Bu yüzden bunların irâdeleriyle…
Read MoreGün: 11 Ağustos 2023
GEDİZ IRMAĞI
Ege bölgesinin Büyük Menderes’ten sonra en uzun akarsuyu. İki kol hâlinde Gediz kasabasının güney doğusundaki Murat Dağı ile, kasaba çevresindeki Şaphâne Dağından doğar. Uşak’ın batısında bu iki kol birleşerek güneybatıya doğru ilerler. Dalgalı yaylalar içinde, ilerleyerek Selendi’nin güneyinden geçer. Daha sonra kuzeybatıya yönelir. Sâlihli civârında kendi adıyla anılan ovaya girmeden önce önü, Demirköprü Barajı ile kesilmiş ve gerisinde 20 km uzunluğunda bir göl meydana gelmiştir. Daha sonra ova içerisinden geçen Gediz, sağdan Alaşehir Suyunu, Manisa yakınlarında Akhisar Ovasından gelen Kum Çayını alır. Manisa’nın yakınından geçerek Dumanlı Dağ ile Manisa Dağı…
Read MoreGEDİK
Osmanlılar zamanında esnaf ve sanatkarlar arasında yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak, kalite kontrolü yapmak ve esnaf içinde tekelleşmeyi önlemek için kurulmuş olan sistem veya bu sistem içinde kazanılan çalışma yetkisi. Gedik kelimesi: Bir zemin üzerinde açılan boşluk, aralık, çatlak; bir şey üzerinde meydana gelen giderilmesi güç olan zarar; dağlar arasındaki geçit; askerî birlik içinde bir maddî engel veya bir sûr içinde açılan geçit veya yarma yeri gibi mânâlarda da kullanılır. Gedik sistemi, günümüzdeki ticâret ve sanâyi odalarının vazifesini görmekteydi. Bu sistem, insan gücüne dayanan ve 3-5 kişi çalıştıran işyerleri hâlinde faaliyet…
Read MoreGECESEFÂSIGİLLER (Nyctaginaceae)
Alm. Wunderblume (f), Fr. Nyctaginacées, İng. Nyctaginaceae, Marvel of peru. Çoğunluğu Amerika’da yetişen, karşılıklı yapraklı otlar veya küçük ağaççıklar. Çiçek örtü yaprakları ayrı olup, genellikle beş parçalı ve renklidir. Gecesefâsı ve Gelinduvağı, bu familyanın sevilen süs bitkileridir. Gecesefâsı (Mirabilis jalapa): Türkiye’de yerli olmayan bu bitki, süs bitkisi olarak yetiştirilir. Vatanı Meksika olan, çok yaygın bir süs bitkisidir. Boru şeklindeki kırmızı, pembe, beyaz çiçekleri gündüzleri kapanır, geceleri açılır (Gecesefâsı adı da bundan dolayı verilmiştir). Gecesefâsı bilhassa bahçe duvarlarının süslenmesinde çok kullanılır. Bu bitki biyolojide genetik tecrübeleri dolayısıyla da çok meşhur olmuştur.…
Read MoreGECE VE GÜNDÜZ
Alm. Nacht (f) und Tag (m), Fr. Nuit (f) et jour (m), İng. night and day. Görünen güneşin, görünen ufkun altında bulunması sebebiyle karanlık olan süreye gece, ufuk düzleminin üstünde bulunduğu aydınlık süreye gündüz denilmektedir. Gece, ayrıca güneşin yüksekliğinin (ufuk düzleminden uzaklığının) -16°-21,5°’den daha küçük olduğu ve gökyüzünün ve ufuk çizgisinin tamâmen karanlık olup, birbirinden fark edilemediği süre olarak da târif edilir. Bu târif, özellikle namaz ve oruç başlama vakitleri bakımından önemlidir. Yatsı namazı vakti bu târife göre, gecenin başlaması ile girer. Oruç yine bu târife göre, gecenin sonunda başlar…
Read MoreGEBELİK
Alm. Schwangerschaft, Graviditat (f), Fr. Grossesse (f), İng. Pregnancy. Doğacak yavrunun dış çevrede hayâtını sürdürebilecek derecede gelişinceye kadar karında, yâni rahimde taşınması. Kadın ve erkeğin üreme hücrelerinin birleşip ana rahmine yerleşmesiyle kadında gebelik dönemi başlamış olur. Ortalama dokuz ay sürecek olan cenin-anne müşterek hayâtında, cenin, annenin besin maddelerini kendi ihtiyâcı için kullanıp, büyümeye çalışırken, kadın organizması da aydan aya bu yeni duruma intibak etmeye çalışır. Ortalama otuz yıllık doğurganlık dönemi boyunca, her ay, hamilelik için hazırlanan organizma, neslini devâm ettirmek için hiçbir fedâkarlıktan kaçınmaz. Gebelik bir hastalık olmayıp normal bir…
Read MoreGAZYAĞI
Alm. Petroleum (n), Leuchtöl (n), Fr. Kerosene m, İng. Kerosene. Bir karışım olan petrolün rafine edilmesi ile elde edilen ürünlerden biri olup, petrolün yaklaşık olarak 180°C ile 320°C arasında kaynayan kısmı. Petrolü meydana getiren karışımlardan biri olup, toplam petrol hacminin yaklaşık % 10 ile % 25’ini teşkil eder. Petrolden, fraksiyonlu destilasyon (imbikleme) metodu ile elde edilir. Petrolün fraksiyonlu destilasyonu ile gazyağının yanında benzin, mazot, hafif ve ağır yağlar da elde edilir. Buhar hâline getirilmiş petrol, gerekli uzunlukta olan destilasyon kolonuna gönderilir. Petrol buharı içinde kaynama noktası en düşük olan ürün,…
Read MoreGAZOZ
Alm. Kohlensaurehaltiges Wasser; Brauselimonade (f), Fr. Au (limonade) (f) gazeuse, İng. Lemonade (sweetened carbonated water). İçine karbonik asit, sitrik veya tartarik asit, şeker ve esans konarak hazırlanan ve basınçlı havayla şişelere doldurulan alkolsüz içki. Serinletici ve ferahlatıcı etkileri olan gazozlar, içinde bulunan maddelere göre âdi (sâde) ve meyveli olmak üzere ikiye ayrılırlar. Çeşitli renk, koku ve çeşnide olan gazozların yapılış tarzları aşağı yukarı aynıdır. İçinde çözünmüş hâlde bulunan karbonik asidin uçup gitmesini önlemek için basınca dayanıklı kapalı kaplarda saklanırlar. Çeşitli târihlerde yayınlanan “Gıdâ Maddelerinin ve Umûmî Sıhhati İlgilendiren Eşyâ ve…
Read MoreGAZNELİLER
Gazne’de 962-1187 (H.351-583) yılları arasında hüküm süren Türk-İslâm devleti. Sâmânî Devletinin (819-1005) en parlak devirlerinde çok sayıda Türk, gruplar hâlinde Mâverâünnehr yoluyla İslâm dünyâsına getirilmekteydi. 912 yılından îtibâren ise Sâmânî Devletinin vâli ve komutan kadrolarında Türk isimleri de görülmeye başlandı. İşte bu Türk komutanlardan biri de Gazne Devletini kuracak olan Alptegin’dir. Alptegin, 961 senesinde vezir Ebû Ali Muhammed Belâmî ile birleşerek Sâmânî Şehzâdesi Nasr’ı tahta oturtmak istediyse de bu arzusunu gerçekleştiremedi. Bunun üzerine kendisine bağlı birliklerle Afganistan’daki Gazne’ye çekildi ve burada bulunan Levik Hânedânını bölgeden uzaklaştırarak, şehre hâkim oldu. Böylece…
Read MoreGAZİANTEP
İstiklâl Harbinde düşmana karşı kahramanca mücâdelesi sebebiyle “Gâzi” ünvânı verilmiş Güneydoğu Anadolu’da yer alan bir ilimiz. 36°28’ ve 38°01’ doğu boylamları ile 36°38’ ve 37°32’ kuzey enlemleri arasında kalan il toprakları; doğuda Urfa, kuzeydoğuda Adıyaman, kuzeyde Kahramanmaraş, batıda Adana ve Hatay illeri, güneyde ise Suriye sınırı ile çevrilidir. Trafik numarası 27’dir. Kilim, sabun, bulama, baklava ve fıstığıyla meşhurdur. İsminin Menşei Hititlilerce kurulan bu şehrin ismi “Hantap” idi. Hazret-i Ömer zamânında İslâm orduları tarafından fethedilince şehrin çevresindeki pınar ve sulara izâfeten “pınar şehri” (parlak pınar) mânâsına gelen “Ayntâb” ismi verildi. Türkler…
Read MoreŞEYH ŞÂMİL
Dağıstanlı meşhur İslâm kahramanı, Ruslara karşı Kafkasya’yı ayağa kaldıran mücâhit, âlim, velî. 1797 senesinde Dağıstan’ın Gimri köyünde dünyâya geldi. Denge âilesi reisi Muhammed’in oğludur. Doğunca, verilen Ali adına, geçirdiği bir hastalıktan sonra Şâmil ismi de eklendi. İlmi ve mücâdelelerde önderliği sebebiyle İmâm-ı Şâmil ve Şeyh Şâmil namlarıyla meşhûr oldu. Şeyh Şâmil, otuz yaşına kadar tefsir, hadis, fıkıh, edebiyât, târih, sarf, nahv ve fen bilgilerini öğrendi. Saîd Herekânî’den zâhirî, Cemâleddîn Kumukî’den bâtınî ilimleri öğrendi. İlim tahsili için gittiği Irak’ta Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleriyle görüşerek onun yüksek yoluna tâbi oldu. Memleketine dönüşünde;…
Read MoreGÂZİ MUHAMMED
Kafkas mücâhidlerinin ilk lideri ve Şeyh Şâmil’in hocası. 1795 yılında Dağıstan’da Avarların oturduğu Gimri köyünde doğdu. Genç yaşında Gâzikumuklardan Şeyh Cemâleddîn’e talebe oldu. İyi bir tahsil gördü. Bağdat’ta Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinden feyz aldı. Dağıstan’da yeni bir uyanış başlatan Gâzi Muhammed, İslâmiyetin girdiği yerde dîne uymayan örf ve âdetin hükmünün kalmayacağını açıkladı. Bu hususta İkâmetü’l-Burhân alâ İrtidâdi Urafâ-i Dağıstan adı ile bir kitap yazdı. Ruslara ve Rusları destekleyen Avar hanlarına karşı mücâdele başlattı. Küçük menfaatler sebebiyle araları açılan Kafkas kabîlelerini bir araya getirdi. Şeyh Şâmil’le birlikte Avar Hanlığının başkenti Hunzah’ı…
Read MoreGÂZİ HÜSREV BEY
Sultan İkinci Bâyezîd’in torunu ve Bosna sancakbeyi. Sarayda iyi bir eğitim gördü. Dayısı Şehzâde Mehmed, Kefe sancakbeyi olunca, Hüsrev’i de berâberinde götürdü. Şehzâde Mehmed’in elçisi sıfatıyla Moskova’ya gitti. 1521’de Bosna sancakbeyi oldu. Kânûnî Sultan Süleymân’ın Belgrad Seferine katıldı ve Zemlin Kalesini fethetti. Belgrad’ın fethinden sonra Macaristan, Hırvatistan, Transilvanya ve Dalmaçya’ya Türk akınları devâm etti. Mohaç Savaşına kadar süren bu akınlara, Sinan ve Bâli beylerle birlikte Gâzi Hüsrev Bey de katıldı. Mohaç Savaşında emrindeki deli kuvvetleri ile ihtiyat birliği olarak geride durdu. Savaştan sonra Obrovaç Kalesiyle birlikte stratejik önemi olan pekçok…
Read MoreGÂZİ GİRAY HAN-2
Kırım hanlarından. Devlet Giray’ın oğludur. Mehmed Giray’ın hanlığı zamânında Özdemiroğlu Osman Paşa kuvvetleri safında İran seferine katıldı ve büyük yararlıklar gösterdi. Bu seferde İranlılara esir düştü ise de bir yolunu bularak kaçmaya muvaffak oldu. İstanbul’a geldiği sırada birâderi İslâm Giray’ın vefâtı vukû buldu. Kırım Hanlığına tâyin edilerek memleketine gönderildi (1588). Kırım hânı olarak ülkesine dönen Gâzi Giray, kardeşi Fetih Giray’ı Kalgaylık ve diğer kardeşi Adil Giray’ın oğlu Baht Giray’ı Nûreddînlik makâmına getirdi. Gâzi Giray, 1593 ve 1594 yıllarında dâvet üzerine iki defâ Avusturya Seferine katıldı. Lehistan içlerinden geçerek süratle orduya…
Read MoreGÂZİ GİRAY HAN-1
Kırım hanı. 1503 yılında Kırım’da doğdu. Kırım hanlarından Birinci Mehmed Giray’ın oğludur. Mehmed Giray 1523’te Astragan’ı fethederek Nogayları itâat altına aldı ise de bir gece baskını ile şehid edildi. Yerine geçen Birinci Gâzi Giray hanlığa getirildi (1523). Ancak hanlığı, Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmedi. Osmanlılar Kırım beylerinin reisi Şirin Memiş Beyle anlaşarak Birinci Gâzi Giray’ın amcası Saâdet Giray’ı han seçtiler (1524). Hanlıktan alınmasından üç ay sonra bir karışıklık sırasında öldürüldü.
Read MoreGÂZİ
Dînine, vatanına ve nâmusuna tecâvüz eden düşmanı def için muhârebeye katılan ve gazâdan sâlimen dönen Müslüman. Gâzinin çoğulu “guzât”tır. Harpte ölenlere ise “şehîd” adı verilir. Gâzi ve şehîd tâbirleri, Peygamber efendimiz devrinden beri kullanılmıştır. Peygamber efendimiz zamânındaki ilk Müslümanlar meşrû mâzeretlerinin hâricinde savaşlara katılırlardı. Bunun için hepsi gâziydiler. Bu sebepten gâzi ünvânının özel olarak verilmesine ihtiyâç yoktu. Beldeler fethedilip, Müslümanlar çoğalınca, herkesin savaşa gitme imkânı kalmadığından, harbe gidenleri ayırd etmek için, “gâzi” ünvânı özellikle kullanılmaya başlanmıştır. İslâm hükümdârları da, fertler gibi, bizzat savaşa katılır ve gâzi ünvânı alırlardı. Osmanlılarda pâdişâhlar…
Read MoreGAZETECİLER CEMİYETİ
Gazeteciler arasında meslek dayanışmasını ve yardımlaşmayı sağlamak amacıyla kurulmuş teşkilât. Merkezi İstanbul’dadır. Türkiye’de ilk gazetecilik teşkilâtı 1908’de İstanbul’da kuruldu. Hüseyin Câhid Yalçın, Ahmed Cevdet ve Ahmed Râsim gibi gazetecilerin öncülüğünde kurulan bu teşkilâtın adı Matbuât-ı Osmâniye Cemiyetiydi. Bu teşkilâtı 25 Haziran 1917’de kurulan Osmanlı Matbuât Cemiyeti tâkib etti. Cemiyetin başkanlığını Mahmûd Sadık Bey, sonra Hüseyin Câhid Bey üstlendi. Cemiyetin adı 1919’da Türk Matbuât Cemiyeti, 1921’de İstanbul Matbuât Cemiyeti olarak değiştirildi. 1934’lere kadar bu isim altında faaliyetlerini sürdüren cemiyetin adı bu târihte Basın Kurumu olarak değiştirildi. 27 Haziran 1938’de özel kânunla…
Read MoreGAZETE
Alm. Zeitung (f), Fr. Journal (m), gazette (f), İng. Newspaper, daily paper. Siyâsî, iktisâdî, sosyal, edebî konularda haber ve bilgi vermek, yorumlar yapmak için günlük veya belirli sürelerle çıkarılan yayın. İnsanların çeşitli konulardaki gelişmelerden ve olaylardan haberdâr olmak arzusu, târihin çok eski çağlarına uzanır. Gazete, bu arzuyu yazılı olarak ve herkese açık bir şekilde takdim eden bir yayındır. Târihte ilk olarak yazılı haber verme işine, Roma İmparatoru Julius Caesar tarafından tesis edilen ve mühim haberleri halka bildiren Acta Divrna isimli duvar îlânları ile başlandığı kabul edilir. Bunu merkezden taşradaki tanıdıklara…
Read MoreGAZBEZİ
Alm. Mullbinde, Fr. Gaze (f) a pansement, İng. Gauze. En çok cerrâhî ve ilkyardım işlemlerinde kullanılan, pamuklu, hafif, delikli dokuma. Gazbezi, ipek ve diğer lifli malzemeden de yapılabilir ve bu tipler umûmiyetle elbise yapımında kullanılır. Kumaş, ismini ilk olarak ipekten îmâl edildiği yer olan Filistin’deki Gazze şehrinden alır. Gazbezi, enine ve boyuna ipliklerden meydana gelir ve dâimâ belli alanda belli sayıda delik bulunur. Normal dokunmuş bir gazbezinde, birbirini dikey olarak kesen iplikçikler vardır. “Leno tipi” dokunmuş gazbezinde ise dikey iplikçikler normal olup, yatay iplikçikler çifttir. Bu tipin bir diğer özelliği…
Read MoreGAZAVÂTNÂME
Türk edebiyâtında, ordunun akınlarını, savaşları, kahramanlıkları, zaferleri şiir veya nesir şeklinde anlatan eserler; gazânâme. Arap edebiyâtında bu tür eserlere “megâzi” ismi verilmiştir. İslâm edebiyâtında bu tür eserlerin en meşhuru Vâkidî’nin Kitab-ül-Megâzi’sidir. Bu eserler muayyen devirlere âit hâdiseleri ayrıntılı bir tarzda anlatmaları dolayısıyla târihçilerin çalışmalarına kaynak teşkil etmektedir. Türk edebiyâtında ilk gazavâtnâme örnekleri 15. yüzyılda yazılmaya başladı. On altıncı yüzyıldan îtibâren bu tür eserlerin yazımında büyük bir artış görüldü. Gazânâmelerde düşmanla yapılan tek bir muhârebe, gazavâtnâmelerde ise birçok muhârebeye yer verilmektedir. Gazavâtnâmeler konuları îtibâriyle üç bölüme ayrılırlar: Pâdişâhlardan birinin hayâtını ve…
Read MoreGAZ TÜRBİNİ
Alm. Gasturbine (f), Fr. Turbine (f) a gaz, İng. Gas turbine. İçten yanmalı bir tür motor. Gazı (havayı) sıkıştırıp, (yakıtın yanması sonucu) ona ısı ilâve ederek genişlemesini, dönme hareketine çevirir. Bu hareket devamlı ve düzenli olarak ortaya çıkar. Bu özelliği yönünden benzin ve dizel motorlarından fark eder. Benzin ve dizel motorlarında dönme hareketini elde etmek için ihtiyaç duyulan krank miline burada gerek yoktur. Gaz türbinleri hemen hemen bütün güç motorlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca elektrik elde edilmesinde, gazların boru ile iletilmesinde önemli bir yeri vardır. En yaygın ve basit gaz…
Read MoreGAZ SAYACI
Alm. Gasuhr (f) (m), Fr. Comteur (m) a gaz, İng. Gas meter. Gazın hacim olarak akma miktarını ölçen araç. Kullanma maksadına göre çeşitli tipte îmâl edilirler. Evlerde küçük tipte, pozitif yer değiştirmeli sayaçların kullanılmasına karşılık, büyük tüketim merkezlerinde, gazın meydana getirmiş olduğu basınçtan istifâde edilerek dönen, orifizli (delikli) ve ısı kapasiteli sayaçlar kullanılır. Bunların yanında parayla çalışan tipler de yapılmıştır. Teknikte ilk gaz sayacının kullanılması, 1815 yılından sonra olmuş ve sulu olarak adlandırılan gaz sayacı kullanılmıştır. Bunların yapılış esası, ölçme tamburu, gövde ve sayaç mekanizmasından meydana gelmektedir. Ölçme tamburu üç…
Read MoreGAZ MASKELERİ
Alm. Gasmasken pl, Fr. Masques pl. a gaz, İng. Gas masks. Zehirli gazlar ile havadaki bâzı maddelerin solunum organları ile gözlere zararlı tesirlerini önlemek için kullanılan, nefes alınan bölümü filtreyle donatılmış, ayrıca bir nefes verme borusu ile gözlük bölümü bulunan ve yüze başın arkasından dolanan bantlarla takılan bir âlet. İlk gaz maskeleri, Birinci Dünyâ Savaşında Almanların kimyevî gaz silâhları kullanmaları üzerine Amerika ve İngiltere tarafından îmâl edilip, kullanıldı. Bu ilk maskelerde hava, giriş yerinde bulunan odun kömüründen geçerken, içindeki zehirli gazları tutulmaktaydı. İlk yapılan bu maskeler ağır olup ve sâdece…
Read More