Ayasofya Camii

ayasofya5İstanbul’un fethine kadar hıristiyan aleminin en büyük kilisesi, bu tarihten 1934’e kadar İslam aleminin en büyük camilerinden biri idi. 1935’ten sonra ise müze olarak kullanılmaktadır.

Ayasofya (Sainte Sophie) Camii, İstanbul’da Topkapı Sarayı yanındadır. Miladın 325. senesinde, Büyük Konstantin tarafından ahşap olarak yapıldı. Aryüs mezhebinde olup, 408’de vefat eden Arkadyus zamanında yandı. Bunun oğlu Teodosyus yeniden yaptırdı. Jüstinyanus zamanındaki ihtilalde yine yandı. Bunun tarafından şimdiki bina yaptırıldı. Jüstinyanus, 565’te ölmüştür. Bunun zamanında, zelzelede kubbesi yıkılmış, şimdiki kubbe 548’de yapılmıştır. Doğudan batıya 81, kuzeyden güneye 73, yüksekliği 57 metredir. Makedonyalı Valis (Balis-I) ve Roman ve Andronik zamanlarında tamir edilmiştir.

Asıl kilise, kareye yakın dikdörtgendir. Bu alanın üzerini 24,3 m yükseklikte, 33 m çapında bir kubbe örtmektedir. Kubbede 40 tane kaburga, kubbe kasnağında ise 40 pencere vardır. Bu büyük kubbeyi taşıyan fil ayakları birbirleriyle bitiştikleri yerlerde pandantif yaparak kubbeye bitişirler. Aynı zamanda büyük kubbenin basıncını, doğu ve batıdaki yarım kubbeler toprağa taşırlar. Binanın ağırlığını taşıyan sütunların sayısı ise 107 tane olup, 40 tanesi aşağıda, 67 tanesi ise yukarıdadır. Sütunlar için mermerler, Bizans İmparatorluğunun muhtelif yerlerindeki mermer ocaklarından, en nadide olanları seçilerek kullanılmıştır.

İstanbul’un Fethinden Sonra Ayasofya

Ayasofya29 Mayıs 1453 (H. 857)te İstanbul fethedilince, Fatih Sultan Mehmed Han Ayasofya’nın camiye çevrilmesini emretmiş ve fethi takiben ilk Cuma namazı burada Akşemseddin hazretleri tarafından kıldırılmıştır. Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’yı hayratının ilk eseri olarak, kıyamete kadar cami kalmasını yazılı vasiyet ve vakfetti. Caminin yanına da bir medrese yaptırdı. Müslüman Türkler, Ayasofya’ya daima ilgi duymuşlar, yaptıkları ustaca tamiratlarla bugüne kadar gelmesini sağlamışlardır.

İslam dini her şeyde olduğu gibi, resimleri de faydalı ve zararlı olmak üzere ikiye ayırmış olduğundan canlılara tapılmasına alet olan resimleri yasaklaması sebebiyle, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi esnasında, binadaki mozaikler alçıyla sıvanarak badanalanmıştır. Ayrıca güneydoğudaki istinat duvarı ile buradaki tuğla minare, Sultan Fatih devrinde inşa edilmiştir. Kuzeybatıdaki minare, Sultan İkinci Bayezid, diğer minareler Sultan İkinci Selim devrinde, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Sultan Üçüncü Murad devrinde de, Mimar Sinan İmparator Andronikos zamanında yapılan payandaları yeniden örmek ve yeni payandalar inşa etmek suretiyle, caminin çökme tehlikesinin önüne geçmiştir. Yine bu devirde Ayasofya’da bulunan iki büyük su küpü Bergama’dan getirilmiştir. Mihrabın iki yanındaki şamdanlar ise Kanuni Sultan Süleyman Han tarafından Budin’den getirilerek camiye vakfedilmiştir. Ayasofya Camii, 1809’da Sultan İkinci Mahmud Han, 1847 senesinde Abdülmecid Han ve 1894’te İkinci Abdülhamid Han devirlerinde tamir edildi.

Duvarlardaki ayetler, Sultan Dördüncü Murad zamanında, Bıçakçızade Mustafa Çelebi tarafından yazılmıştır. Bir şaheser olan mermer mimber ile vaz kürsüsü de bu devre aittir. Caminin güneyinde, duvarları Kütahya ve İznik çinileriyle kaplı ve çok kıymetli yazma eserler bulunan kütüphane Sultan Birinci Mahmud Han tarafından inşa ettirilmiştir. Caminin büyük kubbesine asılı olan büyük top kandili Üçüncü Ahmed Han yaptırdı.

Bugün mevcut olup, duvarlarda asılı duran ve Mustafa İzzet Efendinin hattı olan 7,5 m çapındaki lafzatullah, Peygamber efendimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve dört halifenin “radıyallahü anhüm ecmain” isimleri yazılı yuvarlak levhalar, Abdülmecid Han zamanında asılmıştır.

Ayasofya Camiinin bahçesindeki mezarlığa inşa edilen ilk türbe, Sultan İkinci Selim’e aittir. Bundan sonra Sultan Üçüncü Murad ve Sultan Üçüncü Mehmed’in türbeleri inşa edilmiştir. Ayrıca Ayasofya’nın bahçesinde Sultan Birinci Mustafa ile Sultan İbrahim’in türbeleri de mevcuttur.

Ayasofya’nın figürlerini ortaya çıkarma işi 1931-38 döneminde zamanın hükümeti tarafından Amerikan-Bizans Enstitüsüne verilmiş ve bu enstitü adına T. Whittemore çalışmalara başlamıştır. Kubbedeki mozayiklerin bir kısmı boya ile kopye edilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han zamanında mozayikler tamamen kazındığından yeniden yapıldığı da bildirilmektedir.

Ayasofya1

Ayasofya Câmiinin içi. Hünkâr mahfili, mihrab ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi hattı levhalarıyla göz alıcı güzellikte.

Ayasofya2

Osmanlılar tarafından yapılan minâre ve payandalar sayesinde günümüze kadar sağlam kalabilen İstanbul’un fetih sembolü Ayasofya, ne yazık ki 1935’ten beri müze.

Kaynak: Yeni Rehber Ansiklopedisi Cilt 3, s. 65-66

image_pdfimage_print

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*