Asesler

Osmanlı Devletinde şehirlerde geceleri dolaşan güvenlik kuvveti. Ases teşkilatı İlhanlılardan Selçuklulara oradan da Osmanlılara geçti. Bu teşkilata İlhanlılar Devletinde “emaret-i ases” denirdi. Osmanlılarda Fatih Sultan Mehmed döneminde kurulan aseslik teşkilatının başında, yeniçeri ocağını meydana getiren ortalardan yirmi sekizinci ortanın çorbacısı bulunurdu. Bu çorbacıya asesbaşı denirdi. Bugünkü manada emniyet müdürüne karşılık gelmektedir. Asesbaşı idaresindeki asesler, geceleri asayişi temin etmek için dolaşırlar, yasak yerlerde rastladıkları şüpheli kişileri yakalarlar, kimliklerini soruştururlar, suçlu olanları cezalandırırlardı. Suçsuz olanları ise yasak yerlerde dolaştıklarından ötürü para cezasına çarptırırlardı. Yeniçeri ağasının yakaladığı kimselerin hapsi ile asesbaşı ilgilenirdi. İstanbul…

Read More

Asakir-i Mansure-i Muhammediye

Sultan İkinci Mahmud’un yeniçeri ocağını ortadan kaldırmasından sonra bu teşkilatın yerine tesis edilen ordunun adı. Sultan Mahmud Han, bir anarşi yuvası haline gelen Yeniçeri ocağını, 1826’da Ağa Hüseyin Paşanın da desteğiyle lağvetti. Bu durum, Osmanlı tarihinde “Vak’a-i hayriyye” adıyla anıldı. Lağvedilen ordunun yerine Peygamber efendimizin adına izafeten “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” teşkilatını kurdu. Ağa Hüseyin Paşayı serasker ünvanıyla bu teşkilata komutan tayin etti. 7 Temmuz 1826’da bu teşkilata ait bir kanunname hazırlattı. Bu ordunun teşkilatlanmasına ilk olarak İstanbul’da “tertip” adı verilen sekiz alayın kurulmasıyla başlandı. Sekiz alayın ikisi Serasker kapısında, diğer…

Read More

Asaf Mehmed Paşa

Osmanlı devlet adamlarından ve şairlerinden. Sadrazam Topal Osman Paşazade Ratib Ahmed Paşanın oğludur. Doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir. Sarayda tahsil görüp yetişti. Devrine göre tahsilini tamamladıktan sonra  kapıcıbaşı olarak memuriyete atıldı.1757 senesinde Beylerbeyi rütbesiyle Köstendil mutasarrıflığına tayin edildi.1763 senesinde Hotin Muhafızı oldu. Daha sonra orduda çalışmaya başladı. 1768’de vezirlikle Selanik Valisi oldu. Bir sene sonra da Halep valiliğine tayin edildi ve bir sene kadar görev yaptıktan sonra Vidin valiliğine getirildi. 1771’de Belgrat, 1775’te İnebahtı, 1776’da Konya, 1778’de ikinci defa Halep’te valilik yaptı. İkinci defa Halep Valisiyken aynı zamanda Bender Muhafızlığı…

Read More

Asaf Halet Çelebi

Günümüz şair ve yazarlarından. 1907’de İstanbul’da doğdu. Özel hocalardan ders aldı. Sekiz sene Galatasaray Sultanisinde okudu. Adliye Meslek Mektebini bitirerek Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesi katibi oldu. Uzun süre Devlet Deniz Yollarında çalıştı. İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde kitaplık memuruyken, 1958 senesinde öldü. Beylerbeyi Küplüce Mezarlığına gömüldü. Divan edebiyatı ile Fars edebiyatını çok iyi bilirdi. 18 yaşına kadar klasik edebiyatımıza uygun şiirler yazdı. 1937’den sonra batı tarzı şiir yazmaya başladı. Şiirleri üç kitapta toplandı. Şiirleri daha çok Ahmet Haşim’in şiirlerini andırıyordu. Ona göre şiir; “Kelimelerin bir araya gelmesinden hasıl olan büyük bir…

Read More

Amre bint-i Abdurrahman

Medine’de yedinci ve sekizinci yüzyıllarda yetişmiş olan hadis ve fıkıh alimi kadın Tabii. İsmi, Amre binti Abdurrahman bin Sa’d bin Zürare el-Ensariyye en-Neccariyye’dir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 724 (H.106) senesinde Medine’de vefat etti. Amre bint-i Abdurrahman hazret-i Aişe’nin yanında yetişti. Hazret-i Aişe, Ümmü Seleme, Hamne bint-i Cahş, Rafi bint-i Hadic “radıyallahü anhünne” gibi sahabiyelerden hadis-i şerif rivayet etti. Hadis-i şeriflerin toplanması maksadıyla Emevi halifelerinden Ömer bin Abdülaziz tarafından çıkarılan fermanda onun rivayetlerinin yazılması özellikle istendi. Bütün Cerh ve ta’dil alimleri tarafından sika (güvenilir) ve huccet (delil) olarak kabul edilen…

Read More

Asım bin Behdele

Tabiin (Peygamber efendimizin Eshabını görenler) devrinde yetişen, Kur’an-ı kerimin kıraatini, yani okunuşunu bildiren meşhur yedi kıraat imamından beşincisi. Asıl adı Asım bin Behdele Ebu Necud el-Esedi el-Kufi, künyesi Ebu Bekr’dir. Babasının adı Abdullah, künyesi Ebu Necud olup, İmam-ı Asım diye meşhurdur. Kufe’de doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Vefat tarihi hakkında çeşitli rivayetler vardır. 744 (H. 127) tarihinde vefat ettiği bildirilmektedir. Zamanın önemli İslam ilim merkezlerinden biri olan Kufe’de yetişen Asım bin Behdele, Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Mes’ud, Ammar bin Yasir, Huzeyfet-ül-Yemani, Ebu Musa el-Eş’ari, Selman-ı Farisi, Zeyd bin Erkam…

Read More

Ali bin Abdullah bin Abbas

Abbasi hilafetinin kurucuları Seffah ve Mansur’un dedesi. Kaynaklarda Ebu Muhammed, Ebu Abdullah ve Ebü’l-Fadl ve el-Medeni künyelerinin olduğu bildirilmiştir. Rivayete göre, 660 (H.40) senesi Ramazan-ı şerif ayında doğup, Şam mıntıkasında Medine-i münevvere yolu üzerinde Şerad denilen yerde 736 (H.118) tarihinde vefat etti. Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellemin” amcası hazret-i Abbas’ın, oğlu Abdullah’tan torunudur. Annesi Kınde kabilesinden, Zür’a binti Müşerrih bin Ma’dikerib’dir. Tabiinin büyüklerindendir. Ali “radıyallahü anh” bir gün Abdullah bin Abbas’ı öğle namazında göremeyince, yanındakilere; “İbn-i Abbas niçin gelmedi?” diye sordu. Onlar da bir çocuğunun olduğunu söylediler. Ali “radıyallahü anh”…

Read More

Anabolizma

Alm. Aufbauender Stoffwechsel (m), Fr. Anabolisme, İng. Anabolism. Organizmada meydana gelen yapıcı olaylar. Vücuda alınıp sindirilmiş besin maddelerinden, canlı hücre stoplazmasının karışık yapılı maddelerinin meydana getirilmesi hadiseleridir. Özümleme olarak da bilinir. Latince bir kelimedir. Metabolizmanın iki safhasından biri olup diğeri de zıttı olan katabolizmadır. Yani metabolizma, canlı organizmada veya canlı hücrede meydana gelen bir takım anabolik (yapıcı) ve katabolik (yıkıcı) kimyasal hadiselerin toplamından ibarettir. Vücut görünürde mühim bir değişikliğe uğramıyor veya çok uzun zaman (aylar-yıllar) sonra fark edilebilecek bir değişiklik gösteriyor gibi görünüyorsa da beyin ve omirilik dışında kalan organların…

Read More

Anabiyoz

Alm. Anabiose, Fr. Anabiose, İng. Anabiosis. Uzun veya kısa bir süre sükunet halinde bulunduktan sonra tekrar aktif hayata dönüş. Anabiyoz, bazı hayvanların kuraklık ve don gibi yaşamalarına uygun olmayan zamanları latent halde geçirmeleri olayıdır. Belirti göstermeden, gizli olarak var olma haline latent durum denir. Bu durumda hücreler içlerindeki su miktarını buharlaştırarak minimuma indirirler. Oksijen tüketimini de azaltırlar. Kurumuş olanları rüzgarla savrulur. Hava akımlarıyla dünyayı dolaşır, kuş tüylerinin arasında, pantolon paçalarında seyahat ederler. Dış şartlar tabii hale gelince nem ve ısı alarak aktif hayata dönerler. Bir hücrelilerde bu özellik başarı ile…

Read More

Amyant

Alm. Amiant (m), Fr. Asbeste, Amiante (m), İng. Asbestos. Lifli yapıya sahip mağnezyum ve kalsiyum silikatların hidrate haline verilen isim. M.Ö. 5. yüzyıldan beri bilinmektedir. Isıya dayanıklı olup, hamlaç alevinde eriyebilir. Cevherden özel değirmen taşları arasında öğütülerek çıkarılır. Yün şekline getirilir. Bundan sonra çeşitli maksatlarla kullanılır. Lifler eğirilir, örgü yapılır ve sıkıştırılır. Bu işlemler yapılırken yardımcı madde olarak, pamuk, metalik teller, lastik, çimento vb. kullanılır. Amyantın günümüzde 3000’den ziyade kullanma sahası vardır. Liflerinden ateşe dayanıklı elbiseler, izole elektrik kabloları, fren astarı, perdeler, izole dolaplar, plakalar yapılır. Isı ve elektriği iletmediği…

Read More

Amur Nehri

Doğu Asya’daki büyük nehirlerden ikincisi. Kara Ejder olarak bilinir. Uzunluğu 4.486 kilometre, havzası ise 1.843.000 kilometrekaredir. Şilka ve Argun adındaki iki nehir kolunun birleşmesi ile meydana gelmiştir. İki kolun birleştiği yerden itibaren uzunluğu 3.000 kilometredir. Amur adını aldıktan sonra, Habarovsk’a kadar, Çin’in Herlung – Kiang eyaleti ile Sovyetler Birliği’ne ait olan Amur ve Ebrie eyaletleri arasında uzunca bir sınır çizer. Düzlüğe indikten sonra, Sovyetler Birliği sınırları içinde akar. Japon Denizi ile Obiotsk Denizlerini birleştiren Tatar Boğazında Büyük Okyanusa dökülür. Geniş bir alanı kaplayan Amur Havzasında muson iklimi hüküm sürer. Amur’a…

Read More

AMUNDSEN, Roald

Norveçli kaşif. 1872’de doğdu. Denize karşı olan aşırı tutkusu ve maceracı ruhu sebebiyle kuzey ve güney kutuplarını baştan başa dolaştı. Seferlerine genç yaşta başladı ve en önemli seferlerini, 1903’ten sonra gerçekleştirdi. 1903’lerde bir küçük gemiyle magnetik kutup noktasını John Ross’tan daha büyük bir kesinlikle tesbit etti. Ayrıca Baffin Körfezinden Bering Boğazına geçen ilk denizci oldu. Kuzey Kutbuna ulaşmayı defalarca denedi. Ancak bu işi Robert E. Peary daha önce başardı. Kuzey Kutbuna yaptığı yolculuklardan birinde bunun farkına varan Amundsen, Antarktika’ya yöneldi. Yarışma sonunda İngiliz Scott’u geçerek 14 Aralık 1911’de Güney Kutbuna…

Read More

Amuderya (Ceyhun)

Batı Asya’da, Batı Türkeli’nin en büyük akarsuyu. Tacikistan’da Hindikuş Dağlarından doğar. Vahş ve Pyanc ırmaklarının birleşmesiyle meydana gelir. Dağlık alandan aldığı kollarla büyüyerek bölgeyi terk ettikten sonra kuzeybatıya yönelir. Tacikistan Cumhuriyeti ile Afganistan arasındaki sınırın bir bölümünü çizer. Aral gölüne dökülünceye kadar olan uzunluğu 2500 kilometredir. Aral gölüne dökülmeden önce 11.000 kilometrekarelik deltasında kollara ayrılır. Sulama için faydalanıldığından deltaya geldiğinde suyu çok azalır ve ancak sularının beşte biri ulaşabilir. Önceleri bataklık olan delta, kurutularak verimli topraklarından istifade edilmektedir. Nehrin iki kıyısı birbirinden çok farklıdır. Nehir devamlı sağa yüklendiği için kıyıyı…

Read More

Amsterdam

Hollanda’nın başşehri. Resmi başşehir olmakla beraber hükümet merkezi değildir. Amsterdam Amstel ve İj nehirlerinin kavşağında kurulu bir liman şehridir. Şehrin alanı 167 km2, metropoliten alan 458 km2dir. Kuzey Denizine bir kanalla bağlanmış olup 90’a yakın adadan meydana gelmiştir. Amsterdam 13. yüzyılda Amstel Nehrinin çığırını kesen bir bend üstünde kurulmuş bir köydü. Ticaret gemileri daha o dönemde Baltık Denizine kadar uzanıyor, kuzey ülkeleri ile Flandre arasındaki bağlantıyı sağlıyordu. Böylece Amsterdam geleceğin ticaret merkezlerinden olmaya namzet olmuştu. 17. yüzyılda dünyanın finans merkezi olan Amsterdam bugün de Hollanda’nın en mühim sanayi ve toptan…

Read More

Amri

On altıncı asır divan şairi. Asıl adı Amr olup, İkinci Bayezid Han devri şeyhülislamlarından Abdülkerim Efendinin azadlı kölesi ve evlatlığıdır. Doğum tarihi ve yeri bilinmemektedir. Abdülkerim Efendi, tahsil ve terbiyesi ile ilgilenmiş ve iyi şekilde yetişmesini sağlamıştır. Tahsilini tamamladıktan sonra bir süre mülazımlık vazifesinde bulunan Amri, Serfiçe kadılığına tayin edilmiştir. Serfiçe’den sonra nerelerde kadılık yaptığı bilinmemektedir. Son olarak tayin edildiği Vize kadılığında iken 1523 veya 1524 senesinde vefat etmiştir. Amri, şakayı seven, hoş şohbet ve nüktedan, güzel ahlaklı, iyi huylu bir zat idi. Kadılık yaptığı yerlerde verdiği doğru kararlarla halkın…

Read More

Ampütasyon

Alm. Amputation (f), Fr. Amputation, İng. Amputation. Kol veya bacağın, bir daha düzelmesi beklenmeyen ölü kısmını veya bedeni hızla ölüme sürükleyen bir hastalığından dolayı hastalıklı kısmının üstünden kesmek. Kısaca gangrenli kısmı kesip atmak. Şu üç halde ampütasyona başvurulur: Gangren, kontrol edilemeyen enfeksiyon ve ağrıyı dindirmek. Gangren, dokunun beslenememekten dolayı ölmesidir. Damar tıkanıklığından hasıl olur. İltihaplar, enfeksiyon, damar hastalıkları, travmalardan sonra görülür. Tıkalı damarların açılması, rekonstrüksiyonu tercih edilir. Ancak bu yapılamıyorsa ve beslenememekten, yani dokuların kansız kalmasından dolayı meydana gelmiş hasar bir daha geri döndürülemeyecek derecede ise tedavi ampütasyondur. Ampütasyon yaranın…

Read More

Amplifikatörler (Yükselteçler)

Alm. Verstärker (m), Fr. Amplificateur, İng. Amplifier. Girişine uygulanan elektriki işareti (sinyal) yükselten elektronik devreler. Burada yükseltece uygulanan işaretler, mikrofonun elektriğe çevirdiği ses, pikabın çevirdiği basınç değişikliği, teyp kafasının elektriğe çevirdiği manyetik enerji ve benzeri, yükseltilmesi istenen elektriki işaretlerdir. Ayrıca görüntü de kameralarda elektrik işaretine çevrilebilir. Bunlardan bir çeşit yükselteç olan “video”, yükselteçlerle istenilen seviyeye çıkarılabilir. Bu amplifikatörler (yükselteçler) şöyle sınıflandırılabilir: A) Kullanma yerlerine göre: 1. Ses frekans yükselteçleri: Frekansı 3 MHz (Mega Hertz) ile 20 kHz (Kilo Hertz) arasındaki ses sinyallerini yükseltirler. 2. Yüksek frekans yükselteçleri: Frekansı 3 MHz…

Read More

Ampermetre

Alm. Amperemeter, (n), Fr. Ampéremétre (m), İng. Amperemeter. Bir iletkenden geçen elektrik akımının şiddetini ölçen alet. Akım şiddeti birimi “Amper”dir. Akım şiddeti aletten doğrudan doğruya okunur. Kadran; amperin askatlarına göre bölümlere ayrılmış cetveldir. Düşük şiddetteki elektrik akımını ölçen alete de “Galvanometre” adı verilir. Bir ampermetrenin ölçebileceği akım sınırlıdır. Daha büyük akımları ölçebilmek için “şönt” ismi verilen muhtelif akım bölücü dirençler kullanılır. Şöntler cihaza dıştan bağlanacak şekilde özel olarak manganlı metalden imal edilmiştir. Ampermetreden okunan değer ile şönt üzerinde yazılı değer çarpılırsa devreden geçen akım ölçülmüş olur. Kullanma sahası farklı ve…

Read More

Amper

Alm. Ampere (n), Fr. Ampére (m), İng. Ampere. Elektrikte akım şiddeti birimi. Birim zamanda geçen elektrik yükü miktarına elektrik akımının şiddeti denir. Bir iletkenin belli bir kesitinden saniyede bir kulonluk elektrik yükü geçerse, akım şiddeti bir amper olur. Akım şiddeti I = Q / t formülüne göre hesaplanır. Q: Elektrik yükü miktarı (kulon), t : Zaman (saniye), I: Akım şiddeti (amper). Elektrik yükü birimi olarak kulon (coulomb) kullanılmaktadır. Bir elektronun yükü 1,6 x 10-19 kulondur. Yani 6,28×1018 elektronun yükü 1 kulondur. Bir amperin binde birine “miliamper”, milyonda birine “mikroamper” denir. Bir şimşek…

Read More

Amortisör

Alm. Stossdämpfer (m), Fr. Amortisseur (m.), İng. Shock absorber. Makinalarda çalışma sırasında meydana gelen sarsıntı ve titreşimlerin şiddetini ve etkisini azaltmak için kullanılan elemanlar. Amortisörler hareket yönüne ters, hız ile orantılı bir direnç gösterirler. Böylece sarsıntı ve titreşim doğuran enerjiyi ısıya çevirerek yutarlar. Her türlü darbeli çalışan makinalarda (tekstil makinaları, presler, iş makinaları, kaldırma makinaları…) kullanılmalarına rağmen, en yaygın kullanma alanı araçlardır. Araç süspansiyon sistemleri ve yaylar: Yayların araç süspansiyon sistemlerinde kullanılmaları geçen yüzyıla kadar dayanır. İlk kullanılan yaylar kalın çelik yaylardı. Bunların yoldan gelen darbeleri bir ölçüde yutmaları, daha…

Read More

Amonyak

Alm. Ammoniak (n), Fr. Ammoniaque (f), İng. Ammonia. Havadan hafif, renksiz, bazik özellikte bir gaz. Amonyak ve tuzları ticari üretimlerde ve işlemlerde çok geniş bir uygulama alanına sahiptir. Mesela gübre yapımında, patlayıcıların imalinde, soğutucularda ve klimada kullanılır. Bundan başka sentetik fiber imalatında, sulfa ilaç sentezinde, suyun saflaştırılmasında kullanılır. Kimyasal formülü NH3’tür. Amonyak ortaçağda geyik boynuzundan elde edilirdi. Joseph Priestley, alkali hava dediği amonyak gazını; amonyum klorür (nişadır) ile kireçi ısıtarak elde etti (1774). Tabiatta bulunuşu: Amonyak, atmosferde ve yağmur suyunda genellikle karbonat gibi eser miktarda bulunur. Ayrıca humusça zengin topraklarda,…

Read More

Anarşi

Alm. Anarichie, Gesetzlosigkeit (f), Fr. Anarchie, İng. Anarchy. Bir toplumda otorite ve düzenin bulunmaması; buhran. Komutan yokluğu, yönetici, idare edici bir otoritenin bulunmaması, manasındaki Fransızca “Anarchie” kelimesinden gelir. Anarşizim, hükumet idaresi bulunmayan, ferdiyetçi bir toplum kurmayı hedef alan bir teoridir. Anarşizim, devletin lüzumunu inkar eder. Beşeri münasebetlerde devlet otoritesini tamamen veya kısmen ortadan kaldırmayı gaye edinir. Anarşinin tarihi çok eskilere dayanır. M.Ö. 342 – 270 yılları arasında yaşayan Yunanlı filozof Zeno anarşist felsefenin ilk mümessilidir. Her çağda kendine tarafdar bulan bu felsefe, tarih boyunca, toplumları ve devletleri tehdid etmiştir. Amerikalı…

Read More

Aspir (Carthamus inctorius)

Alm. Förber safflor, Fr. Carthame, İng. False saffron, safflower. Familyası: Bileşikgiller (Compositae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Orta ve Güney Anadolu. Temmuz-eylül ayları arasında turuncu renkte çiçekler veren, 60 cm kadar yükseklikte, 1-2 senelik, tüysüz bir bitki. Yapraklar mızraksı, sapsız, gövdeyi sarıcı, kenarları dişli ve dişlerin uçları dikenlidir. Çiçeklerin hepsi tüp şeklinde ve erdişil (erkek ve dişi)dir. Meyveler 6-7 mm uzunluğunda koni şeklindedir. Vatanı Arabistan olan bir kültür bitkisidir. Orta ve Güney Anadolu’da yetiştirilmektedir. Anadolu’da yetişen yabani türleri de vardır. Yalancı Safran olarak da bilinir. Kullanıldığı yerler: Aspir çiçekleri “yalancı safran” ismi…

Read More