Osmanlılar zamânında yetişmiş âlim, şâir ve velîlerden. İsmi, Mahmûd bin Osman bin Ali en-Nakkâş bin İlyâs Lâmiî’dir. Babası Sultan İkinci Mehmed Hanın ve Sultan İkinci Bâyezîd Hanın hazîne defterdârlıkları vazîfesinde bulunmuş, dedesi Nakkâş Ali Efendi, Sultan Tîmûr Han tarafından Semerkand’a götürülmüş, orada nakkâşlık öğrenmiştir. Lâmiî Çelebi veya Lâmiî diye meşhûr olmuştur. 1472 (H.877) senesinde Bursa’da doğdu. 1531 (H.938) senesinde orada vefât etti.
Düzenli bir âile terbiyesi alan Lâmiî Çelebi, devrinin büyük âlimlerinden olan Molla Ehaveyn’den ve Molla Muhammed Hasanzâde’den tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerini öğrendi. Tasavvufa karşı oldukça ilgi duyup, Nakşîbendiyye yolu büyüklerinden Seyyid Emir Ahmed Buhârî’nin talebesi olup, onun sohbetlerinde kemâle geldi.
Fettâh-ı Nişâbûrî’den Hüsn ü Dil’i, Yavuz Sultan Selîm Han adına tercüme edince 35 akçe yevmiye ile mükâfâtlandırılmış Ferhâd-nâme’yi yazınca da kendisine bir köy bağışlanmıştır.
1512’de dört bin akçelik bir vakıf kurdu. Ölünce dedesi Nakkaş Ali’nin yaptırdığı mescidin avlusuna gömüldü. Yalnız baş taşı kalan mezarında girift sülüsle “El-merhûm Şeyh Lâmi’î bin Osman” yazısı vardır. Nakşibendî tarîkatında şeyhlik pâyesi verilmiştir. Bu yüzden Nefehât Tercümesi’nde kendisine “Hâdimü’l-Fukarâ” demektedir. Büyük âlim Molla Câmî’nin Şevâhidü’n-Nübüvve’sini ve bilhassa Nefâhât’ını tercüme ettiği için zamânında Câmî-i Rûm diye şöhret bulmuştur.
Lâmiî’nin nesri de güzeldir. Cümleleri sâde, kısa ve canlıdır. Nesir eserlerinde zamânın âdetine uyup, arada bir şiir de söyler. Tercüme ettiği eserlerde manzum olanları yine manzum olarak, hattâ bâzı kere, aynı vezinle Türkçeye çevirmiş ve bunda da çok başarılı olmuştur. Bu bakımdan, Lâmiî, Türk edebiyâtının, nesir ve tercüme alanlarında birinci dereceyi alan güzîde üstâdıdır.
Lâmiî’nin eserleri:
1- Şevâhidu’n-Nübüvve li Takviyyet-i Ehli’l-Fütüvve (1480).
2- Şerh-i Dîbâce-i Gülistan (1505).
3- İbretnâme (1525): Kânûnî Sultan Süleymân için yazmıştır.
4- Şerefü’l İnsan (1526): Yine Kânûnî’ye ithâftır.
5- Hüsnü Dil Tercümesi: Yavuz Sultan Selim’e ithâftır.
6- Nefehât Tercemesi.
7- Münâzarât-ı Bahârü Şitâ.
8- Münşeât-ı Mekâtîb.
9- Muammâ-ı Mir Hüseyin.
10- Maktel-i İmâm Hüseyin.
11- Salâmân ü Ebsâl: Câmî’den tercümedir.
12- Şem ü Pervâne: Ehl-i Şîrâzi’den tercümedir.
13- Gûyu Çevgân.
14- Ferhâtnâme.
15- Vâmıku Azrâ.
16- Kıssa-i Evlâd-ı Câbir.
17- Lugat-i Manzûme: Küçük bir sözlüktür.
18- Risâle-i Bâl.
19- Şehrengiz-i Burûsa: Bursa’yı ve şâirliğin özelliğini anlatan eserdir.
20 Dîvân: Dîvân’ında 3 tevhid, 1 mirâciyye, 2 na’t, 1 Eshâb hakkında methiyye, Birinci Selim ve Kânûnî’ye yazılmış 28 kasîde, 3 terci-i bend, şehzâdeler hakkında 3 mersiyye, 5 tezkiye, hazâna dâir 1 terci-i bend, 1 müsebba, 65 murabba, 1 muhammes, 1 şerh, 135 gazel, 12 kıt’a, 16 târih ve 4 muammâ ile lügatlar vardır.
Lâmi’î’nin eserlerinin sayısı 40’ı bulmaktadır.
Lâmiî’den:
Senin gitmez başından bû havâlar,
Dimağın cümle toprak dolmayınca.
Bu sergerdanlığın pâyânı yokdur,
Vücûdün serteser hâk olmayınca.
Bir yanıt bırakın