Alm. Versorgungswesen (n), Fr. Logistique (f), İng. Logistics. Askerî birliklerde, barış ve bilhassa seferî zamanlarda kıtaların taşınması, silâh, cephâne, gıdâ ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerinin karşılanması ile ilgili bölüm. Riyazî mantık (matematiksel mantık) mânâsına gelir. Lojistikten bahis açıldığında mevzuun hesâba dayandırılması esastır. Bu sebepten “Lojistiğin hükmü mutlak, tesiri kati’idir” denir. Lojistiği üç ana bölümde târif etmek uygundur.
Millî lojistik: Bir milletin, millî hedeflerine ulaşabilmesi için, kâfi derecede insan, ikmâl maddesi ve techizâta olan ihtiyâcını plânlaması, temin etmesi ve idâme etmesini ihtivâ eder.
Jeolojistik: Bir milletin harp gücünü artırmak üzere, başka millet veya milletlerden malzeme yardımı sağlamasına denir.
Askerî lojistik: Millî lojistiğin sağladığı imkânları, askerî harekâtı en iyi bir şekilde destekleyecek tarzda sevk ve idâre etme sanatıdır.
Diğer bir târif ile askerî kuvvetlerin barışta ve savaşta sıhhatle harekâtı için ikmâl ve servisle desteklenmesidir. Lojistik, askerlik ilminin taktik, strateji, istihbarat konuları ile berâber dört temel unsurundan biridir. Lojistik, askerî birliklerin ikmâl, yer değiştirme, bakım ile ilgili konularının planlanması ve icrâatını içine alır.
Lojistiğin üç ana unsuru vardır. Bunlar: İkmâl, nakil ve bakımdır. İkmâl, genel mânâda, devletin millî savunmasına bütçesinden ayırdığı harcama demektir. Teknik gelişmelerle birlikte silahların da modernleştirilmesi, ikmâl konusuna girer. Meselâ, ABD’nin son yıllarda geliştirdikleri, uzaydan, uzun menzilli nükleer başlıklı füzelerin tahrib edilmesi bir ikmâl projesidir. İkmâl, küçük birliklerin, silâh ve malzeme açısından beslenmesi şeklinde dar mânâsıyla da geçerlidir.
Nakil, silahlı kuvvetlerin mevcud insan ve malzemesinin, bir yerden diğer bir yere taşınmasıdır. Nakilde bağlantı, kaynaktan kullanılacak yere doğru, okyanus, hava, nehir ve kara yolları ile olur. Sivil nakil vâsıtaları, savaş durumunda, askerî teşkilâtlara devredilir.
Lojistiğin en mühim unsuru, servistir. Servis konusuna her türlü idârî konular, hastâne, bütçe temini ve harcaması, fabrikalar, tersâneler, tâmir atölyeleri, lojmanlar, spor tesisleri girer. Elektronik bilgi işlem merkezleri ile bu kalabalık iş yükü hafifletilir.
Lojistik, bütün devletlerin orduları için çok önemlidir. Bu sebepten her devlet bu hususta çok titiz davranmaya çalışır. Lojistik; taktik ve stratejik askerî harekâtın devamlılığı için, istihbârâtla berâber gereklidir. Askerî harekâtta taktik ve strateji ne kadar mükemmel olursa olsun lojistik yoksa, her şey kâğıt üzerinde, teorik olarak, kalır ve askerî birlikler savaş yapmadan eriyip gider.
Lojistik, devletlerin, iktisadî güçleri ile askerî güçleri arasında idâmesi şart olan bir bağdır. Lojistiği meydana getiren bölümler, her savaşta her zaman mevcuttur. Bu bölümlerin görevi, savaşan kuvvetlerin yayılmasını, hareket etmesini sağlamaktır.
Târihin başarılı komutanları, şüphesiz kuvvetlerinin lojistik bakımdan desteklenmesine özel bir alâka göstermişlerdir. Ne yazık ki birçok asker târihçiler, lojistik destekle ilgili konulara eserlerinde çok az yer ayırmışlar, strateji ve taktikle ilgili hususlara daha çok ağırlık vermişlerdir.
Meselâ, dünyânın üç kıtasında sefer yapmış ve parlak zaferler kazanmış olan târihte “Osmanlı” adı ile ün salmış büyük Türk Ordusunun, lojistik destek faaliyetlerine âit derli toplu bir eserin bulunmayışı acı bir gerçektir.
Târihte, Yavuz Sultan Selim Hanın 80.000 kişilik ordusuyla Mısır’a kadar 2700 kilometrelik bir yolu günde ortalama 26 km süratle geçtiği ve Sina Çölünü günde 45-50 kilometrelik bir hızla 13 günde geçerek Ridâniye Zaferini kazandığı harekâtın, lojistiğine âit çok az şey bilinmektedir.
Bir kum deryâsı, bir yanardağ krateri gibi kaynayan Sina Çölünü, o târihe kadar (1517) geçen ordu görülmemiştir. Büyük İskender buraya geldiği vakit, askerlerini denizden göndermeye mecbur olmuş, Timur Han Hindistan’ı, İran’ı, Anadolu’yu, Arabistan’ı fethedip Sina Çölüne dayanınca çâresiz kalarak geri dönmüştür. İkinci Dünyâ Harbinde Hitler, sâdece bu çölü geçmek için, 20. asır tekniğiyle, susuz çalışan “Wolkswagen” motorunu yapmış olmalarına rağmen Yavuz Sultan Selim Hana yetişememiştir. Kuma konan yumurtayı 40 saniyede pişiren bu çölü, 1967 yılında İsrail modern tankları ve vâsıtaları kullanarak zor geçmiş, araç ve tank arızası çok yüksek olmuştur.
Günümüzde meydana gelen teknolojik patlama ile ortaya çıkan yeni silah, araç ve gereçlerin birkaçı hâriç hepsi harpte gerçek bir denemeye tâbi tutulmamıştır. Bunların tesirlerinin askerî ve ilmî yönden incelenmesi, lojistik desteğinin sağlanması açısından çeşitli problemler ortaya çıkaracaktır. Bunların başında ikmâl gelmektedir. Lojistik yalnız ikmâl değil, bütün savaş, silâh araç ve gereçlerinin öğrenimi ve tecrübesidir.
Dünyâ devletleri silâhlı kuvvetleri, dünyâ harplerinden edindikleri tecrübelerle dâimâ hazır durumda bekleyen, harp birliklerini andıran lojistik destek birliklerini sevk ve idâre eden lojistik komutanlıkları ihdâs ettiler. Süper devletlerde ise her kuvvete âit ayrı lojistik destek birlikleri vardır.
Lojistiğin, uzun süreli bir savaşta daha çok önem kazanacağı bir gerçektir. Günümüzde, silahların tahrip gücünün büyük ölçülerde artması karşısında lojistikçilerin karşılaştıkları problemler gitgide daha karmaşık hâle geldiği gibi, gelecekteki savaşlarda bu problemlerin daha da zorlaşacağını göstermektedir.
Lojistik bakımdan gelecek harplerinin en korkunç bir yönü de kitle tahrip silâhlarının kullanılmasıdır. Sıhhî tahliye ve tedâvi, büyük çapta ehemmiyet kazanacaktır. Personel kayıplarını asgariye indirmek için tedbirler sulh zamanında düşünülmelidir. Sivil savunmaya gereken ehemmiyetin verilmesi, halkın nükleer silâhlardan korunma konusunda eğitilmesi bir zarûrettir.
Silâhlı kuvvetler lojistiği, özellikle askerleri ilgilendirdiği kadar millî ekonomiyi ve siyâseti ihtivâ eden bir idârî meseledir.
Bir yanıt bırakın