Endülüs’ü fetheden büyük İslâm kumandanı. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. Sülâlesi hakkında da çeşitli rivâyetler olup, Arap, Berberî ve İranlı olduğu yazılıdır. Kuzey Afrika ve Endülüs (İspanya) fetihlerine katılan bir mücâhitti.
Emevî Halîfesi Velîd bin Abdülmelik (705-715) zamânında, Kuzey Afrika’nın batı sâhillerini fethetmek, Berberîleri itâat altına almak için vazîfelendirilen Mûsâ bin Nusayr’ın kumandasına girdi. İspanya ve Avrupa’nın fethi için ileride yapılacak sefer hazırlıklarına keşif gâyesiyle 710 yazında Güney İspanya/Endülüs sâhiline çıktı. Keşif tamamlanıp dönünce, Endülüs’ün fethiyle vazîfelendirildi.
Târık bin Ziyâd, Mûsâ bin Nusayr’dan aldığı yedi bin askerle Kuzey Afrika sâhilinden Sebte Boğazını geçip İberik Yarımadasına çıkarma yaptı. Sâhildeki dağa topladığı askerlerine geri dönme ümidi bırakmamak için, karşıya geçtiği gemileri yaktırdı. Boğaza ve bu dağa adı verilip, Cebel-i Târık denildi. Hemen fetih harekâtını başlattı. Carter’yi ve Algeziras’ı fethetti.
Târık bin Ziyâd’ın fetihleri, Got Kralı Rodrich’i telâşlandırdı. Rodrich, 90.000 kişilik ordu topladı. Târık bin Ziyâd, Mûsâ bin Nusayr’dan yardım istedi. Beş bin kişilik yardım gönderildi. Müslümanlarla Gotlar Janda bataklığı kıyılarında Vâdiî-Lekke/Rio Barbate’de harp ettiler. Târık bin Ziyâd, sayıca çok üstün Hıristiyan ordusunu maağlup edip, Got Kralı Rodrich’i bizzat öldürdü. Büyük zafer üzerine Gotların merkezi Tuleytula/Toledo dâhil pekçok yer fethedildi. Bölgede Gotların hâkimiyetine son verildi. Got Devleti yıkıldı.
712’den îtibâren Mûsâ bin Nusayr’la berâber olup, fetihlerde bulundular. Kuzey İspanya’nın fethine girişip, Zaragoza, Aragon ve Leon şehirleri zaptedildi. İspanya ve Portekiz’in her tarafı ve Fransa’nın güney tarafları Müslümanların hâkimiyetine geçti.
714’te Halîfe Velîd bin Abdülmelik tarafından Şam’a dâvet edilen Târık bin Ziyâd, bu târihten ölümüne kadar Sûriye’de kaldı. 720 senesinde Şam’da vefât etti.
Târık bin Ziyâd, en büyük İslâm kumandanlarındandır. Son derece âdil ve metindi. İspanya’da İslâm adâlet ve merhâmetinin güzel bir nümûnesini gösterdi. Bu yolla fütûhatını kolaylaştırdı. İspanya’ya geçtikten sonra askerlerinin geri dönüş ümitlerini yok etmek için, bütün gemilerini yaktırması gözüpekliğini ve kararlılığını gösterdiğinden bu icraatı hâlâ anlatılır. Hatip olup, hitâbeti çok kuvvetliydi. Çok az sayıdaki askerlerini heyecâna getiren nutukla Kral Rodrich’i mağlup etti. Bu savaştan önce, Allahü teâlâya hamd ve senâ ettikten sonra Müslümanları cihada teşvik eden târihî konuşması çok mânidâr ve ibret vericidir:
“Ey insanlar! Kaçacak yer yok! Arkanız deniz, önünüz düşman. Allah’a yemin ederim ki, sizin için sâdece doğruluk ve sabır kapısı açıktır. Şunu kesin olarak biliniz ki, bu yarımadada cimrilerin sofrasındaki yetimlerden daha yoksulsunuz! Düşmanınız ordu ve silâhlarıyla karşınıza çıkacak, onların erzakı çoktur. Sizin ise kılıçlarınızdan başka yardımcınız yoktur. Düşmandan alacağınız erzaktan başka erzakınız da yoktur. İhtiyâç günleriniz uzar ve vazîfenizi gerektiği gibi başaramazsanız, kendinize kıymış olursunuz. Karşı tarafın kalplerine sizden korkmak yerine cesâret vermiş olursunuz. Bu zorbalığa karşı savaşarak vazîfenizi yapmakla, istenmeyen böyle kötü bir sonucu içinizden atınız. Bu hissi size Rodrich’in kalelerle çevrilmiş şehri verdi. Kendiniz için ölümü kolay görürseniz, bu hususta fırsattan faydalanılabilir.
İçinde olmadığım bir tehlikeye sizi atmıyorum, bizzat kendim başlamadan, insanların canlarının en ucuz mal gibi gittiği savaşa sizi sevketmiyorum. Biliniz ki, bu zorluğa bir parça katlanırsanız, uzun süre devâm eden tatlı meyvelerini yersiniz. Kendinizi düşünerek benden yüz çevirmeyiniz. Bu işte şansınız benimkinden çoktur. Bu adanın bol nîmetleri size ulaştı. Müminlerin emîri Velîd bin Abdülmelik, Arap yiğitlerinden sizi seçti. Süvârî ve yiğitlerle gönüllü olarak savaşa katılmanıza güvenerek, bu adanın hâkimlerinin eniştesi ve dâmâdı olmanızı hoş gördü. Bu adada Allah kelimesinin yüceltilmesi ve dînin açıkça yayılmasına yardımınızın sevâbı, Emîr-ül müminînin olsun! Alınan ganîmetler ne benimdir, ne de sizin dışınızdaki müminlerin. Sâdece sizindir. Allahü teâlâ bu savaşta göstereceğiniz kahramanlığı, dünyâ ve âhirette iyilikle anılmanız için irâde etti.
Biliniz ki, sizi dâvet ettiğim şeye ilk icâbet eden benim. İki ordu karşılaştığında, azgın Rodrich üzerine, tek başıma ben saldıracağım ve inşâallah onu ben öldüreceğim. Benimle birlikte hücûm ediniz. Rodrich’i öldürdükten sonra ölürsem, tehlikesinden kurtulmuş olursunuz ve kumandanlığı içinizdeki bir yiğide vermeniz güç olmaz. Ondan önce ölürsem, bu büyük işi ardımdan siz tamamlayınız.”
Nitekim bu ateşli sözlerden sonra harekete geçen mücâhid gâziler önlerindeki düşmanı kahhar bir bozguna uğratmışlar ve İspanya’da Müslümanların hâkimiyetini pekiştirmişlerdir.
Bir yanıt bırakın