Alm. Sultan (in f) (m), Fr. Sultan (e f) (m), İng. Sultan, sultana.
İslâm devletlerinde hükümdara verilen ünvan. “Pâdişâh, hâkan, han, hükümdar” mânâlarındadır. Sultan tâbiri, Müslüman hükümdarlarının bilhassa Sünnî kısmına âit bir ünvandır. Kelime, Süryâniceden alınmış olup, iktidar sâhibi demektir. Daha sonraları hâkimiyet, delil ve burhan mânâsına da alınmıştır. Sultan ünvânını ilk defâ 2. asrın ilk yıllarında, Gazne’de hükümdar bulunan Mahmûd İbn-il Emir Sebüktekin kullandı.
Hilâfet, Emevî ve Abbâsî sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecâzen halîfe, diğer büyük İslâm devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denildi.
Sultanlık Gaznelilerden, Selçuklulara ve onlardan da Osmanlılara geçti. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beye, Abbâsî hilâfet merkezini Şiî Büveyh oğullarının tahakkümü altından kurtardığından Abbâsi halifesi tarafından Karaların ve Denizlerin Sultanı ünvânı verilmişti. Haçlılara karşı kahramanca müdâfaasıyla şöhret bulan Kılıç Arslan, Sultan-ı İklim-i Rum lâkabıyla meşhurdur.
Osmanlı Sultanları, Orhan Gaziden îtibâren kitâbelerinde hep sultan tâbirini kullandılar. Sikke üzerinde ilk defâ sultan sıfatını kullanansa Birinci Murâd Handır. Emir Süleyman’ın sikkelerinde yalnız “Emir Süleyman” ibâresi görülür. ÇelebiSultan Mehmed, Sultan ve Sultan-ı Âzam, Es-Sultan-ül Melik-ül Âzam ibâresi bulunan ve Akçe-i Osmanî denilen gümüş sikkeleri kestirdi. İkinci Murâd Hanın bâzı sikkelerinde Sultan ünvânı bulunduğu gibi, halefleri de paralarında bu tâbiri bol miktarda kullanmışlardır. Sultan Çelebi Mehmed’e kadar Osmanlı pâdişâhları için resmî kayıtlarda Sultan yerine “Bey” ünvânı kullanılmıştır. Sultan kelimesi Sultan-üs-Selâtin, Sultan-ül-Mücâhidin, Sultan-ül-Guzât, Emir-ül-Kebir ünvanları gerek tâzimen, gerek umûmi sûrette pâdişâhlar hakkında kitaplara ve kitâbelere yazılmıştır.
Abbâsî Halifesi, Sofya’nın fethi üzerine Murâd Hüdâvendigâr’a yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu.
Batı dillerinde mutlak mânâda Sultan kelimesi, yalnız İstanbul’da oturan pâdişâh mânâsına gelir. Türkler ise kendi hükümdarlarına yalnız kullanırken Sultan değil, Pâdişâh derler. Sultan kelimesini ancak isimle berâber Sultan Osman, Sultan Abdülaziz şeklinde kullanır veya Murâd Han, Abdülmecîd Han derler. Yalın kelime olarak “Pâdişâh” kullanırlardı.
Pâdişâh, Türk imparatoru sıfatıyle hâkan, İslâm imparatoru sıfatıyla sultandı. Pâdişâhların kız ve erkek çocukları, anneleri ve kadınları için de isminden sonra, Hadice Turhan Sultan’da olduğu gibi sultan ünvânı kullanılırdı.
Bir yanıt bırakın