Cumhûriyet devri, hikâye, roman, oyun yazarlarından ve gazeteci.
2 Eylül 1918’de Konya’nın Akşehir ilçesinde doğdu. 26 Şubat 1994’te vefât eti.
İlköğrenimini doğum yerinde, orta öğreniminiyse İstanbul ve Konya’da yaptı. İstanbul Üniversitesi Tıp ve Hukuk Fakültelerinde okudu. Sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne devam etti. Buradaki tahsilini de yarıda bırakıp askere gitti. Asker dönüşü fakülteye devam etmeyip hayâta atıldı. 1950’den sonra gazeteciliğe başladı. Milliyet, Yeni İstanbul gazetelerinde fıkra, hikâye yazarlığı ve Yazı İşleri Müdürlüğü yaptı. Yeni Gün, Vatan, Haber, Yol ve Tercüman gazetelerinde köşe yazıları ve eleştiri; Hisar Dergisi’nde hikâye, roman ve piyesler yazdı. İstanbul Şehir Tiyatrolarında edebî kurul başkanlığı yaptı.
Hikâye dalında önemli eserler veren Tarık Buğra Oğlumuz adlı hikâyesiyle Cumhûriyet gazetesinin açtığı hikâye yarışmasında ikincilik kazandı (1948). Yarın Diye Birşey Yoktur (1952), İki Uyku Arasında (1954), Hikâyeler (1964), Hikâyeler (1969) adlı eserlerinde yazmış olduğu hikâyelerini topladı. Hikâyelerinde daha çok geleneksel değerleri işledi. Sosyal gerçekçi denilen hikâye ve roman yazarlarını “alınteri ve sefâlet komisyoncuları, foto şipşakçılar ve röportajcılar” sıfatlarıyla yerdi. Sanatın gâyesinin insanı yüceltmek olduğu halde hikâye ve romancıların insanları aşktan, sanattan, millî ve mânevî değerlerden uzaklaştırarak alçalttıklarını ileri sürdü. Hikâyelerinde açık fikir söylemekten ısrarla kaçınırsa da, aşk, âile, sanat, Allah, ahlâk, insana saygı, evlat sevgisi gibi esaslara bağlı oluşu dikkati çeker. Toplumdaki çatışmaları, zıtlıkları, haksızlıkları sosyolojik açıdan ele almaz, psikolojik olarak değerlendirmeye tâbi tutar.
Roman dalında yazdığı ilk eseri Siyah Kehribar (1955)dır. Bunu, Küçük Ağa (1964) ve Küçük Ağa Ankara’da (1966) adlı romanları tâkip etti. Bu eserlerinde Kurtuluş Savaşına resmî târih görüşünün dışında bir yorum getirmeye çalıştı. Akşehir ve çevresindeki Kuvây-ı Milliye ortamını ve Anadolu’nun bütün iç ve dış zıtlıkları, çatışmalarıyla Kurtuluş Savaşına hazırlandığını anlattı. Firavun İmanı(1976), Dönemeçte (1978), Gençliğim Eyvah (1979), Yağmur Beklerken (1981) adlı romanlarında ise Cumhûriyet devrinin çeşitli dönemlerindeki siyâsî teşkilâtlanmaları, çok partili demokratik hayâtın ilk yıllarını konu edindi.
Tarık Buğra’nın Dört Yumruk ve Peşte 56 adlarıyla iki oyunu ve Moskova gezisi notlarını topladığı Gagaringrad (1962) eseri vardır. Peşte 56 adlı tiyatro eseri Ayakta Durmak İstiyorum adıyla Ankara Devlet Tiyatrosunda oynandı. Üç Oyun (Ayakta Durmak İstiyorum, Akümülatörlü Radyo, Yüzlerce Çiçek Birden Açtı, 1981) adlı oyunlarıyla dikkati çeken Târık Buğra’nın İbişin Rüyâsı adlı oyunuyla TRT 1970 Sanat Ödülleri Yarışmasında ödül aldı. Firavun İmanı 1978 ve Osmanlı Devletinin Kuruluş yıllarını anlatan Osmancık ile de 1985 Millî Kültür Vakfı Armağanını kazandı. Dil ve edebiyat üzerine yazdığı Düşman Kazanma Sanatı (1979) ve köşe yazılarından seçmeler Gençlik Türküsü adlı eserleri de bulunan Tarık Buğra’nın romanlarından bâzıları televizyona uyarlanmıştır. Son devir hikâye ve romancılığımıza değişik bir üslup getirmiştir. Son dönemlerinde Türkiye Gazetesinde haftalık yazı yazan Tarık Buğra, 26 Şubat 1994’te vefât eti. 28 Şubat 1994’te Fâtih Câmiinde kılınan cenâze namazından sonra, Karacaahmed Kabristanlığına defnedildi.
Bir yanıt bırakın