On üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda yetişmiş büyük fıkıh ve tefsir âlimi. İsmi, Abdullah bin Ahmed bin Mahmûd’dur. Künyesi Ebü’l-Berekât, lakabı Hâfızüddîn’dir. Nesefî nisbesiyle meşhur oldu. Doğum yeri ve târihi kesin olarak bilinmemektedir. 1310 (H.710) senesinde Bağdat’ta vefât etti.
Ebü’l-Berekât Abdullah Nesefî, zamânının büyük âlimlerinden Şemsü’l-eimme Muhammed bin Abdüssettâr el-Kerderî, Hamîdüddîn ed-Darîr, Bedrüddîn Hâherzâde gibi zâtlardan aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Fıkıh, usûl, tefsir, hadis ve diğer ilimlerde derin ilim sâhibi oldu. Müteahhirîn (sonra gelenler) diye isimlendirilen büyük âlimlerden olup, fıkıh ve usûlde üstâd oldu. Çok kimseler ondan fıkıh ve ahlâk ilmini öğrendiler ve hadîs-i şerîf rivâyet ettiler. Es-Sefnâkî bunlardandır. Zamânında emsâlsiz bir âlim olan Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin yazdığı eserlerle ismi ve nâmı her yerde yayıldı. 1310 (H.710) senesinde Bağdat’ta vefât etti.
Buyurdu ki:
Bir kimse, hüzünden sıkıntıdan kurtulmak için, Allahü teâlâya kalbinden yalvararak, on dört secde âyetini ezbere ayakta okuyup, her birinden sonra hemen secde ederse, Allahü teâlâ o kimseyi o dert ve belâdan korur.
Eserlerinin bâzıları şunlardır:
1) Vâfî,
2) Kâfî; Vâfî kitabının şerhidir.
3) Kenz. İlk üç eser fıkıh ilmine dâirdir.
4) Menâr; usûl-i fıkha dâirdir.
5) Medârik; tefsir kitabıdır.
6) Müstesfâ; Ömer Nesefî’nin manzûmesine yazdığı şerhtir.
7) Umdet-ül-Akâid; bu kitap, William Courton tarafından 1843 senesinde Londra’da basılmıştır.
Bir yanıt bırakın