Abdülvahid bin Zeyd

Tebe-i tabiin devrinde Basra’da yetişen meşhur hadis, fıkıh alimi ve büyük veli. İsmi, Abdülvahid bin Zeyd (veya Ziyad)dir. Künyesi Ebü’l- Fadl’dır. “Şeyh-ul-Ubbad” ve Şeyh-us-Sufiyye” ünvanlarıyla bilinir. Doğum tarihi bilinmemektedir. 793 (H.177) senesinde Basra’da vefat etti. Vefatı için başka tarihler de vardır.

Abdülvahid bin Zeyd (rahmetullahi aleyh), Hasen-i Basri hazretlerinin sohbetlerinde bulunup ondan ilim ve feyz aldı. Ayrıca, Tabiin devrinin meşhur hadis ve fıkıh alimleri olan Ebu İshak, A’meş, Asım-ül- Ahvel, Amr bin Meymun, Ebu İshak Şeybani gibi zatların da ilim meclislerinde bulundu. Onlardan hadis ve fıkıh öğrenerek, zamanında Basra’da yetişen hadis ve fıkıh alimlerinin ileri gelenleri arasında yer aldı. Öğrendiği ilimleri hemen çevresinde bulunan insanlara öğretmeye gayret etti. İlim öğretmek için ayrı bir zaman ayırmazdı.

Abdülvahid bin Zeyd hazretleri namaz ve ibadet saatleri haricinde günün her saatinde ilim öğretmeye çalışırdı. Bilhassa Cuma günleri Cuma namazından sonra evinin çevresi hadis ve fıkıh öğrenmek isteyenlerle dolardı. Bıkmadan yorulmadan saatlerce onlara ilim öğretir ve yetişmelerini isterdi. Bir anının bile boş geçmesini istemez ya öğrenir, veya öğretirdi. Abdurrahman bin Mehdi, Kays bin Havs, Yahya bin Yahya en-Nişaburi gibi alimler ondan ders alıp yetiştiler.

Abdülvahid bin Zeyd hazretleri Hasan-ı Basri ve Ata bin Ebi Rebah’tan hadis-i şerif rivayet etti. Ondan da Veki’, İbn-üs-Semmak ve Ebu Süleyman Darani gibi alimler hadis-i şerif rivayetinde bulundular.

Yaşayış olarak tasavvufu yaşamakla beraber ilim olarak tasavvufun kurucularından sayılan Abdülvahid bin Zeyd, Fudayl bin İyaz, Ebü’l-Fazl ibni Zerrin gibi evliya zatları yetiştirdi.

Abdülvahid bin Zeyd hazretleri, dünyaya değer vermez, devamlı olarak ilim ve ibadetle meşgul olur, herkese iyilik etmeyi severdi.Herkes de onu sever, ona hürmet ederdi. Yaşayışı ve hikmetli sözleriyle birçok kimsenin hidayete ermesine ve Allahü tealanın rızasına kavuşmasına vesile olmuştu.

Basra’da kendilerine Bekkain adı verilen ve Allah korkusundan ağlayan zahidlerdendi. Malik bin Dinar’ın vazını dinlerken yüksek sesle ağlar, ağlarken kendinden geçerdi. Vezzan, onun bütün Basralılara yetecek kadar hüzne sahip olduğunu söylerdi. Devamlı olarak sevgi ve aşktan bahseden Abdülvahid bin Zeyd sevgi üzerinde fazla duran bir toplulukla beraber bulunurdu ve; “En üstün derece muhabbettir” derdi; ancak rızanın bundan da üstün olduğunu ifade ederdi. Allahü tealaya karşı olan kusurlarından dolayı çok üzülür; “O’na bütün insanların yaptığı kadar ibadet etsek yine Allahü tealanın bize ihsan ettiği nimetlere karşı şükrümüzü yerine getiremeyiz.” derdi.

Abdülvahid bin Zeyd hazretleri ömrünün son zamanlarında çok takatsiz kalmış idi. Birgün namaz vakti girdiği halde hizmetçisi yanında bulunmadığı için abdest almaktan aciz kalmış ve Allahü tealaya; “Ya Rabbi! Bu anda namazı eda etmek için, çok aciz bulunuyorum. Şimdilik abdest alıp, namaz kılacak kadar bana sıhhat ihsan buyur da sonra hüküm yine senindir.” diye münacaatta bulundu. Kısa bir müddet sıhhat bulup abdestini aldı ve namazını kıldı. Hastalığı tekrar fazlalaşıp 793 senesinde vefat etti.

Hadis ilminde sika (güvenilir) bir ravi (rivayet eden) olduğu birçok alim tarafından bildirilen Abdülvahid bin Zeyd hazretlerinin rivayet ettiği hadis-i şerifler Kütüb-i sitte’de vardır. Ebu Davud ve Tirmizi’nin bildirdiği ve onun rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:

Her kim şartlarına riayet ederek abdest alırsa, tırnaklarının altı da dahil olmak üzere vücudunun bütün azalarından günahları dökülür.

Taundan ölen kimse şehiddir.

Abdülvahid bin Zeyd hazretlerinin hikmetli sözlerinden bazıları ise şunlardır:

“Bir insanın günahları çok ise ve o da iyilikten bahsetse, onunla iyilik arasında bir deniz kadar uzaklık vardır.”

“Muhakkak ki her şeyin bir kestirme (yakın) yolu vardır. Cennet’in kestirme yolu ise cihad etmektir.”

“Eğer nefsinizde Allahü tealaya karşı yaptığınız ibadetlerde bir isteksizlik ve tembellik hissederseniz, bir müddet kuvvetli ve iyi yemekleri yemeyi bırakınız. Tuz ve ekmekle yetinmeye çalışınız, oruç tutunuz. Bu şekilde yapmanız vücudunuzdaki bazı yağları ve fazlalıkları erittiği gibi, Allahü tealayı hatırlamanızı arttırır.”

image_pdfimage_print

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*