Namazın vâciplerinden biri. Namazın belli yerindeki rükünleri doğru yapmak. Namazı belli tertip ve düzene uygun olarak ve hakkını vererek kılmak. Ta’dîl-i erkân, namazda beş yerde hareketsiz durmaktır. Rükûda, secdelerde, rükûdan doğrulunca ve iki secde arasında, her uzuv hareketsiz olduktan sonra biraz durmaktır.
Her namazın beş yerinde ta’dîl-i erkâna riâyet etmek vâciptir. Farz olduğu da bildirilmiştir. Namazı, ta’dîl-i erkân üzere kılmak demek, namazın kıyam, rükû ve secdelerini tam olarak yapmak demektir. Rükûda en az üç tesbih miktarı, üç kere “Sübhâne rabbiyel azîm” diyecek kadar durmak; secdelerde üç kere “Sübhâne rabbiyel-a’lâ” diyecek kadar durmak; rükûdan doğrulunca, “Sübhânallah” diyecek kadar tam dik oturmak lâzımdır. Namazda ta’dîl-i erkânı unutarak terk eden sehv secdesi yapar. Bile bile terk eden günah işlemiş olur ve namazı eksik kalır. Böyle kılınan namazı iâde etmek gerekir.
Bir Müslüman namazını, huzur ve huşû ile kılmadıkça rükû ve secdelerini tamam yapmadıkça, kavmeyi, yâni rükûdan kalkıp dikilmeyi ve celseyi, yâni iki secde arasında oturmayı iyi yapmadıkça namazı tamam olmaz. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “En büyük hırsız, kendi namazından çalan kimsedir.” buyurdu.
Yâ Resûlallah! Bir kimse, kendi namazından nasıl çalar? diye sordular. “Namazın rükûunu ve secdelerini tamam yapmamakla.” buyurdu.
Peygamber efendimiz bir defâ da buyurdu ki: “Rükûda ve secdelerde, belini yerine yerleştirip biraz durmayan kimsenin namazını Allahü teâlâ kabul etmez.”
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir kimseyi namaz kılarken, rükûunu ve secdelerini tamam yapmadığını görüp: “Sen namazlarını böyle kıldığın için, Muhammed’in (sallallahü aleyhi ve sellem) dîninden başka bir dinde olarak ölmekten korkmuyor musun?” buyurdu. Yine buyurdu ki: “Sizlerden biriniz, namaz kılarken, rükûdan sonra tamam kalkıp, dik durmadıkça ve ayakta, her uzuv yerine yerleşip durmadıkça namazı tamam olmaz.” Bir kere de buyurdu ki: “İki secde arasında dik oturmadıkça, namazınız tamam olmaz.”
Birgün Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) birini namaz kılarken, namazın ahkâm ve erkânına riâyet etmediğini, rükûdan kalkınca, dikilip durmadığını ve iki secde arasında oturmadığını görüp, buyurdu ki: “Eğer namazlarını böyle kılarak ölürsen, kıyâmet günü, sana, benim ümmetimden demezler.” Bir başka yerde de buyurdu ki: “Bu hâl üzere ölürsen Muhammed’in (aleyhisselâm) dîninde olarak ölmemiş olursun.”
Ebû Hüreyre radıyallahü anh buyurdu ki: “Altmış sene, bütün namazlarını kılıp da, hiçbir namazı kabul olmayan kimse, rükû ve secdelerini tamam yapmayan kimsedir.”
Evliyâdan Zeyd ibni Vehb, birini namaz kılarken rükû ve secdelerini tamam yapmadığını gördü. Yanına çağırıp, ne kadar zamandır böyle namaz kılıyorsun, dedi. Kırk sene deyince, sen kırk senedir namaz kılmamışsın. Ölürsen Muhammed Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) sünneti, yâni dîn-i İslâm üzere ölmezsin, dedi.
Bir yanıt bırakın